Osmanlı Ordusu Birinci Dünya Harbinde birçok cephede çarpışıyordu. Çanakkale, Galiçya, Kafkasya, Irak cepheleri İmparatorluk halkının kanını emiyor, gençlerini tüketiyor, geleceğini karartıyor ve umutlarını tüketiyordu. Bu ölümcül cephelerin arasında ise Kanal Seferlerini izleyen Filistin, Hicaz ve Suriye tükenişleri ayrı bir yer tutuyor, kahredici bir anlam taşıyordu. Zira İmparatorluk burada uhreviyatını bırakıyor, üç dinin mukaddes saydığı kutsal toprakları, düşman çizmelerine terkediyordu. Bu kitap, Fahreddin Paşa'nın şanlı direnişi çerçevesinde, Hicazın elden çıkışı, Medine'nin düşüşü, Şerif Hüseyin ve oğullarının ihaneti, işbirlikçi Arapların kaypaklığını ve Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü anlatıyor.
Osmanlı Ordusu Birinci Dünya Harbinde birçok cephede çarpışıyordu. Çanakkale, Galiçya, Kafkasya, Irak cepheleri İmparatorluk halkının kanını emiyor, gençlerini tüketiyor, geleceğini karartıyor ve umutlarını tüketiyordu. Bu ölümcül cephelerin arasında ise Kanal Seferlerini izleyen Filistin, Hicaz ve Suriye tükenişleri ayrı bir yer tutuyor, kahredici bir anlam taşıyordu. Zira İmparatorluk burada uhreviyatını bırakıyor, üç dinin mukaddes saydığı kutsal toprakları, düşman çizmelerine terkediyordu. Bu kitap, Fahreddin Paşa'nın şanlı direnişi çerçevesinde, Hicazın elden çıkışı, Medine'nin düşüşü, Şerif Hüseyin ve oğullarının ihaneti, işbirlikçi Arapların kaypaklığını ve Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü anlatıyor.