Bu kitapta ülkemizdeki bazı bitkisel kaynakların Kimya(Boya, ilaç, kozmetik) Tekstil, Gıda ve Enerji üretimi açısından ekonomik değeri ve ülke ekonomisine katkısı incelenecektir.
Ülkemiz gerek bulunduğu coğrafi konum ve gerekse bu kaynakların kullanımı konusunda binlerce yıllık kültürel geçmişi açıısndan çok ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinde sanayi devriminin yarattığı mutluluk hali çok ciddi yaralar almış, fabrikasyon ve sentetik kimyasallara dayalı ürünler çok ciddi sorunlara yol açmış ve dünya yeniden doğayla bütünleşmenin gerekliliğini kavradığı bir sürece girmiştir.
Fosil kökenli yakıtlar ile atmosferi, radyoaktik atıkların gömüldüğü okyanus tabanlarını/mağaraları, bilinçsiz pestisit, fungusit kullanımı ile toprağı ve her türlü atıkla suyu kirlettikten ve en önemlisi sağlık sorunları ile baş edemez bir noktaya geldikten sonra insan yeniden özüne dönmeye karar vermiş görünmektedir.
Bu dönüşüm üst gelir gurubundan başlayarak dalga dalga yayılmaktadır ve muhtemelen içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda tüm dünyayı kapsayacaktır.
Dünyanın kaynakları sonsuz değildir ve ona yönelik bu çıkar amaçlı saldırılar bir bumerang etkisi ile yine bize dönmektedir.
Bu süreçte ülkemiz geçmişten gelen kadim bilgisini ve hala bakir olan doğal bitkisel kaynaklarını küresel ekonomiye entegre edebilir, nitelikli, büyük çağlı üretime dönüştürebilirse, hem çok değerli kaynaklarını korumuş hem de ekonomik açıdan çok büyük bir güç elde edecektir.
Ülkemiz bazı noktalardan küresel ekonomiye doğal ürünler başlığı altında biyokimyasal koridorlar açabilir.
Esasen bu süreç başlamış olup iyi bir planlanlama ve bu süreci yönetmek anlamında nitelikli bir kurumsallaşma ile alanın lideri olması hayal değildir. Üstelik bu hedef, kadın/erkek, köylü/kentli, eğitimli/eğitimsiz, ayrımı olmaksızın üleknin en doğusundan en batısına kadar tüm vatandaşlarımızı içine alan, istihdam yaratacak ortak bir hedeftir. Beraberinde refahı getirecek, ülkemizin tüm florasını kapsayacak bu hedef milli ekonomik birlik sağlamak açısından da çok önemlidir. Kantoran yağı üreten ya da eken bir kadının okuma yazma bilmesine hatta ve hatta evinin, tarlasının bahçesinin konforunu terk etmesine bile gerek yoktur ki, bu en uç örnektir.
Bu kitap konuya ışık tutmak amaçlı kaleme alınmış olup, bazı sektörler açısından durum değerlendirmesi yapılmıştır. Konuyu detaylandırmak ve farklı üretim alanları da bulmak tabii ki mümkün olup kurumsallaştırılması bile ekonomiye güç katacaktır.
Faydalı olması dileği ile.
Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir
Bu kitapta ülkemizdeki bazı bitkisel kaynakların Kimya(Boya, ilaç, kozmetik) Tekstil, Gıda ve Enerji üretimi açısından ekonomik değeri ve ülke ekonomisine katkısı incelenecektir.
Ülkemiz gerek bulunduğu coğrafi konum ve gerekse bu kaynakların kullanımı konusunda binlerce yıllık kültürel geçmişi açıısndan çok ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinde sanayi devriminin yarattığı mutluluk hali çok ciddi yaralar almış, fabrikasyon ve sentetik kimyasallara dayalı ürünler çok ciddi sorunlara yol açmış ve dünya yeniden doğayla bütünleşmenin gerekliliğini kavradığı bir sürece girmiştir.
Fosil kökenli yakıtlar ile atmosferi, radyoaktik atıkların gömüldüğü okyanus tabanlarını/mağaraları, bilinçsiz pestisit, fungusit kullanımı ile toprağı ve her türlü atıkla suyu kirlettikten ve en önemlisi sağlık sorunları ile baş edemez bir noktaya geldikten sonra insan yeniden özüne dönmeye karar vermiş görünmektedir.
Bu dönüşüm üst gelir gurubundan başlayarak dalga dalga yayılmaktadır ve muhtemelen içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda tüm dünyayı kapsayacaktır.
Dünyanın kaynakları sonsuz değildir ve ona yönelik bu çıkar amaçlı saldırılar bir bumerang etkisi ile yine bize dönmektedir.
Bu süreçte ülkemiz geçmişten gelen kadim bilgisini ve hala bakir olan doğal bitkisel kaynaklarını küresel ekonomiye entegre edebilir, nitelikli, büyük çağlı üretime dönüştürebilirse, hem çok değerli kaynaklarını korumuş hem de ekonomik açıdan çok büyük bir güç elde edecektir.
Ülkemiz bazı noktalardan küresel ekonomiye doğal ürünler başlığı altında biyokimyasal koridorlar açabilir.
Esasen bu süreç başlamış olup iyi bir planlanlama ve bu süreci yönetmek anlamında nitelikli bir kurumsallaşma ile alanın lideri olması hayal değildir. Üstelik bu hedef, kadın/erkek, köylü/kentli, eğitimli/eğitimsiz, ayrımı olmaksızın üleknin en doğusundan en batısına kadar tüm vatandaşlarımızı içine alan, istihdam yaratacak ortak bir hedeftir. Beraberinde refahı getirecek, ülkemizin tüm florasını kapsayacak bu hedef milli ekonomik birlik sağlamak açısından da çok önemlidir. Kantoran yağı üreten ya da eken bir kadının okuma yazma bilmesine hatta ve hatta evinin, tarlasının bahçesinin konforunu terk etmesine bile gerek yoktur ki, bu en uç örnektir.
Bu kitap konuya ışık tutmak amaçlı kaleme alınmış olup, bazı sektörler açısından durum değerlendirmesi yapılmıştır. Konuyu detaylandırmak ve farklı üretim alanları da bulmak tabii ki mümkün olup kurumsallaştırılması bile ekonomiye güç katacaktır.
Faydalı olması dileği ile.
Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir