Bir zamanların kudretli Bizans İmparatorluğu 1400'lü yılların başında artık yıkımın eşiğindeydi. Topraklarının çoğunu Osmanlılara kaptırmıştı ve Konstantinopolis dört bir yandan kuşatılmıştı. Belirsizliğin hakim olduğu bu kasvetli zamanlarda sıradan günlük hayatına devam etmekte olan Bizans halkı, geçim kaynaklarını ve ailelerini koruyabilmek için ölüm sancılarıyla kıvranmakta olan vatanlarına karşı zorlu kararlar almak zorunda kaldı. İşte o günleri anımsatan bu dokunaklı kitapta Jonathan Harris diplomatik manevralar, üstü kapalı meydan okumalar ve büyük tarihsel akımların cereyan ettiği zamanlarda talihin yardım ettiği kimi olaylar zemininde kişisel hikayeleri araştırıyor ve bu olağanüstü derecede büyüleyici imparatorluğun yıkılmasının gerçek nedenleri üzerine yeni bir bakış açısı sunuyor.
Bir zamanların kudretli Bizans İmparatorluğu 1400'lü yılların başında artık yıkımın eşiğindeydi. Topraklarının çoğunu Osmanlılara kaptırmıştı ve Konstantinopolis dört bir yandan kuşatılmıştı. Belirsizliğin hakim olduğu bu kasvetli zamanlarda sıradan günlük hayatına devam etmekte olan Bizans halkı, geçim kaynaklarını ve ailelerini koruyabilmek için ölüm sancılarıyla kıvranmakta olan vatanlarına karşı zorlu kararlar almak zorunda kaldı. İşte o günleri anımsatan bu dokunaklı kitapta Jonathan Harris diplomatik manevralar, üstü kapalı meydan okumalar ve büyük tarihsel akımların cereyan ettiği zamanlarda talihin yardım ettiği kimi olaylar zemininde kişisel hikayeleri araştırıyor ve bu olağanüstü derecede büyüleyici imparatorluğun yıkılmasının gerçek nedenleri üzerine yeni bir bakış açısı sunuyor.