Sosyal medyanın zamanı kullanmak, gündelik alışkanlıklarımızı yeniden belirlemek, dijital-ben'i yaratmak vb. birçok fonksiyonun ortaya çıkardığı kafa karışıklıklarına hapsolmanın artık çok masum ve geride kalmış bir sorgulama dizisi olduğu açık. 2010'lu yılların şafağında, ortada insan emek, teknik ve yaratıcılığının çok üzerinde gerçekleşen bir “mega makine” mevcut ve bu, gün geçtikçe daha tehlikeli bir hal alıyor. Kolektif bilincin yerini salt bireysel tüketime bırakması, teknoloji çöplüğünün altında ezilmeye başlayan 3. Dünya işçileri ve yaklaşan ekolojik felaket, kapitalizmin yeni pazar arayışı ve vizyonu, avcı-toplayıcı arzunun sağlıksız bir şekilde mobilize edilmesi kapıdaki birçok şeyin de habercisi. Kevin Tucker, tüm bu zararsız gibi görünen ancak kısa süre içerisinde birçok sıkıntıya gebe olacak süreci eko-anarşistlerin hedef tahtası haline getirip, radikal vizyon ve notlarından da taviz vermeyerek, daha primitivist bir dünyanın hepimiz için güzel olacağının önemini vurgulayarak sunuyor.
Sosyal medyanın zamanı kullanmak, gündelik alışkanlıklarımızı yeniden belirlemek, dijital-ben'i yaratmak vb. birçok fonksiyonun ortaya çıkardığı kafa karışıklıklarına hapsolmanın artık çok masum ve geride kalmış bir sorgulama dizisi olduğu açık. 2010'lu yılların şafağında, ortada insan emek, teknik ve yaratıcılığının çok üzerinde gerçekleşen bir “mega makine” mevcut ve bu, gün geçtikçe daha tehlikeli bir hal alıyor. Kolektif bilincin yerini salt bireysel tüketime bırakması, teknoloji çöplüğünün altında ezilmeye başlayan 3. Dünya işçileri ve yaklaşan ekolojik felaket, kapitalizmin yeni pazar arayışı ve vizyonu, avcı-toplayıcı arzunun sağlıksız bir şekilde mobilize edilmesi kapıdaki birçok şeyin de habercisi. Kevin Tucker, tüm bu zararsız gibi görünen ancak kısa süre içerisinde birçok sıkıntıya gebe olacak süreci eko-anarşistlerin hedef tahtası haline getirip, radikal vizyon ve notlarından da taviz vermeyerek, daha primitivist bir dünyanın hepimiz için güzel olacağının önemini vurgulayarak sunuyor.