Şenol Tombaş öykü türüne yeni bir soluk aldırıyor, yeni bir şeyler söylüyor okuruna. Gelenekten beslenen modern anlatımıyla, toplumun her kesimini kucaklamayı başarıyor. Yazar kendine münhasır bir dil ve anlatımla –zihinsel oyunlarla- hayat gibi beklenmedik sürprizlerle karşılaştırıyor bizleri. Kitaptaki hikâyelerin kahramanları toplumun içinde gölge gibi yaşarlar. Bir derdi vardır hepsinin, insana kendini hatırlatmak. Düşle gerçek arası bir kurgu, eminim ki hiçbir büyülü atmosfer okurunu bu kadar kendine çekmeyecektir. Yazarın dediği gibi: “Hayat hikâyeden okunur!” Öyle ise “okumalı…”
“Zaman geçiyor, ilkokula doğru gidiyorduk. O sene okula Emine isminde bir kız başlamıştı. Sarı saçlarında sanırsınız güneş erimiş, yüzünde öyle masum güzellik ki hiçbir kirli bakışın kirletemeyeceği… Sabah erkenden okula gider, onun geldiği yollara doğru bakardım. Emine'yi görünce güneşin doğduğunu anlardım.”
Şenol Tombaş öykü türüne yeni bir soluk aldırıyor, yeni bir şeyler söylüyor okuruna. Gelenekten beslenen modern anlatımıyla, toplumun her kesimini kucaklamayı başarıyor. Yazar kendine münhasır bir dil ve anlatımla –zihinsel oyunlarla- hayat gibi beklenmedik sürprizlerle karşılaştırıyor bizleri. Kitaptaki hikâyelerin kahramanları toplumun içinde gölge gibi yaşarlar. Bir derdi vardır hepsinin, insana kendini hatırlatmak. Düşle gerçek arası bir kurgu, eminim ki hiçbir büyülü atmosfer okurunu bu kadar kendine çekmeyecektir. Yazarın dediği gibi: “Hayat hikâyeden okunur!” Öyle ise “okumalı…”
“Zaman geçiyor, ilkokula doğru gidiyorduk. O sene okula Emine isminde bir kız başlamıştı. Sarı saçlarında sanırsınız güneş erimiş, yüzünde öyle masum güzellik ki hiçbir kirli bakışın kirletemeyeceği… Sabah erkenden okula gider, onun geldiği yollara doğru bakardım. Emine'yi görünce güneşin doğduğunu anlardım.”