İşbu birinci kitabımız,Bu Vatanın bir çocuğunun 30 yaşına kadarki hayat hikâyesini anlatmakta.Buyrun, kendinizi, bizi bulacaksınız.
"Bir aralık beni sizden, ne olduğumu anlamadan ayıran, sizi sefaletlere, beni cinnetlere salan sebebi bulmaya çalışıyor ve düşünüyorum; düşüncem derinleşiyor, hayalim güzel memleketimin hudutları kadar genişliyor ve güzelleşiyor; nihayetlerinde kalbimin şiddetle çarptığı, kanımın vücudumu yaktığı yerde ona vâsıl oluyorum, onu buluyorum: "ıdealim".
O, öyle bir şey ki sevgili çocuklarım, bana hepiniz kadar sevgili, hepiniz kadar kıymetli. Onunla baş başa kaldığım zaman, sizinle baş başa kalmış gibi mes'udum. Onda yalnız sizi değil; söylediğim hudutlar içindeki millet yavrularının huzurunu görüyorum.
Fakat, o bilmem niçin bu kadar nazlı, sanki onsekizinci asrın dilberleri kadar çekingen; bana:
Gördün mü sevgini ve düşüncelerini açık söylediğin için sevdiğin diyardan uzak, sevgili çocuklarından uzak bulunuyorsun, der gibi bir edası var. O vakit ideallerin ve hayali mahal olsa bile açık konuşulduğunun günah sayıldığı bir memleketin ferdi olduğumu kabul ediyor, fakat ne yalan söyleyeyim ona küseceğime onu daha çok seviyor, ona sizi feda edecek kadar tapınıyorum.
İdeal, geçici sevdaların ve hasis menfaatlerin bittiği, hakiki aşkların başladığı ve hayat boyunca uzadığı yoldur. O yol, benim gibi ayağı sakat olan insanları değil; kafası ayağım gibi olan insanları yorar.
Hayatımın bütün varlıkları sizlersiniz. Siz ayni zamanda annenizin ölümü ile kalbimde açılan derin ve umulmaz yaranın birer tesellisisiniz, size çok şeyler borçluyum:Size serbest görüş, hür düşünüş ve açık konuşuş meziyetlerini telkin edebilirsem, hayatta bu yüzden benim gibi ıstırap çekseniz bile zararı yok; size karşı, yalınız size karşı değil; aynı zamanda cemiyete karşı borçlarımı ödeyeceğime inanıyorum, çocuklarım.
F. Necdet
İşbu birinci kitabımız,Bu Vatanın bir çocuğunun 30 yaşına kadarki hayat hikâyesini anlatmakta.Buyrun, kendinizi, bizi bulacaksınız.
"Bir aralık beni sizden, ne olduğumu anlamadan ayıran, sizi sefaletlere, beni cinnetlere salan sebebi bulmaya çalışıyor ve düşünüyorum; düşüncem derinleşiyor, hayalim güzel memleketimin hudutları kadar genişliyor ve güzelleşiyor; nihayetlerinde kalbimin şiddetle çarptığı, kanımın vücudumu yaktığı yerde ona vâsıl oluyorum, onu buluyorum: "ıdealim".
O, öyle bir şey ki sevgili çocuklarım, bana hepiniz kadar sevgili, hepiniz kadar kıymetli. Onunla baş başa kaldığım zaman, sizinle baş başa kalmış gibi mes'udum. Onda yalnız sizi değil; söylediğim hudutlar içindeki millet yavrularının huzurunu görüyorum.
Fakat, o bilmem niçin bu kadar nazlı, sanki onsekizinci asrın dilberleri kadar çekingen; bana:
Gördün mü sevgini ve düşüncelerini açık söylediğin için sevdiğin diyardan uzak, sevgili çocuklarından uzak bulunuyorsun, der gibi bir edası var. O vakit ideallerin ve hayali mahal olsa bile açık konuşulduğunun günah sayıldığı bir memleketin ferdi olduğumu kabul ediyor, fakat ne yalan söyleyeyim ona küseceğime onu daha çok seviyor, ona sizi feda edecek kadar tapınıyorum.
İdeal, geçici sevdaların ve hasis menfaatlerin bittiği, hakiki aşkların başladığı ve hayat boyunca uzadığı yoldur. O yol, benim gibi ayağı sakat olan insanları değil; kafası ayağım gibi olan insanları yorar.
Hayatımın bütün varlıkları sizlersiniz. Siz ayni zamanda annenizin ölümü ile kalbimde açılan derin ve umulmaz yaranın birer tesellisisiniz, size çok şeyler borçluyum:Size serbest görüş, hür düşünüş ve açık konuşuş meziyetlerini telkin edebilirsem, hayatta bu yüzden benim gibi ıstırap çekseniz bile zararı yok; size karşı, yalınız size karşı değil; aynı zamanda cemiyete karşı borçlarımı ödeyeceğime inanıyorum, çocuklarım.
F. Necdet