Ketojenik diyet, Hipokrat zamanından beri doktorlar tarafından bütüncül tedavinin bir parçası olarak önerilmektedir. Nörolojik literatürde epilepsi (sara hastalığı), nöro-dejeneratif hastalıklar (beyin ve sinir dokusu bozukluğu), kanser ve enzim eksikliklerinde bu diyetin kullanımı bulunmaktadır. Son yıllarda doktorlar ve bilim adamları, ketojenik diyetin kalp-damar hastalıkları, otoimmun (bağışıklık artışıyla vücudun kendi kendine savaş açtığı durumlar) hastalıklar, diyabet (şeker hastalığı), obezite, spor ve mücadele performanslarının artışı konularında ümit verici sonuçlar verdiğini saptamışlardır. Alternatif tedavilere ilginin tüm toplumda ve sağlık uygulayıcılar arasında son yıllarda arttığı göze çarpmaktadır. Son zamanlarda bütüncül yaklaşım adı altında sağlık alanında ketojenik, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ içeriği ile kendine yer bulmuştur. Özellikle ketojenik diyetin son yıllarda deri hastalıkları ve anti-aging amaçlı kullanımı da göze çarpmaktadır. Bu kitaptaki son güncel çalışmalar ışığında yazılan bilgilerin tüm doktorlara, diyetisyenlere ve diyet tedavisi ile ilgilenen tüm vatandaşlarımıza faydalı olabileceği kanısındayım.
Ketojenik diyet, Hipokrat zamanından beri doktorlar tarafından bütüncül tedavinin bir parçası olarak önerilmektedir. Nörolojik literatürde epilepsi (sara hastalığı), nöro-dejeneratif hastalıklar (beyin ve sinir dokusu bozukluğu), kanser ve enzim eksikliklerinde bu diyetin kullanımı bulunmaktadır. Son yıllarda doktorlar ve bilim adamları, ketojenik diyetin kalp-damar hastalıkları, otoimmun (bağışıklık artışıyla vücudun kendi kendine savaş açtığı durumlar) hastalıklar, diyabet (şeker hastalığı), obezite, spor ve mücadele performanslarının artışı konularında ümit verici sonuçlar verdiğini saptamışlardır. Alternatif tedavilere ilginin tüm toplumda ve sağlık uygulayıcılar arasında son yıllarda arttığı göze çarpmaktadır. Son zamanlarda bütüncül yaklaşım adı altında sağlık alanında ketojenik, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ içeriği ile kendine yer bulmuştur. Özellikle ketojenik diyetin son yıllarda deri hastalıkları ve anti-aging amaçlı kullanımı da göze çarpmaktadır. Bu kitaptaki son güncel çalışmalar ışığında yazılan bilgilerin tüm doktorlara, diyetisyenlere ve diyet tedavisi ile ilgilenen tüm vatandaşlarımıza faydalı olabileceği kanısındayım.