"1996 yılının ekim ayında Fotoğraf Evi'nin düzenlediği uzun bir geziye katıldım. Küçücük bir otobüsümüz vardı. Arka tarafında da küçük bir mutfağımız. Yolculuğumuz İstanbul'da başladı Nepal'in başkenti Katmandu'da sona erdi. Her sabah bir başka kentte uyandık. Sırlarla dolu İran'dan, ortaçağ karanlığında yaşayan Pakistan'a geçtik. Hindistan benim için bir kültür şoku oldu. Yüzlerce tanrının varolduğu bu topraklardaki heykel, resim, el sanatları beni adeta büyüledi. Uzun süre etkisinden kurtulamadım. Katmandu'ya gecikmiş olarak gittiğimi farkettim. Ben buraya 1968'de, üniversite işgallerinden fırsat bulup gelmeliymişim.
Sonra bu büyülü yolculuk bitti. Hiç bitmemesini istediğim için o yoldaki ben'i anlatmaya çalıştım. Hepsi bu."
(Arka Kapak)
"1996 yılının ekim ayında Fotoğraf Evi'nin düzenlediği uzun bir geziye katıldım. Küçücük bir otobüsümüz vardı. Arka tarafında da küçük bir mutfağımız. Yolculuğumuz İstanbul'da başladı Nepal'in başkenti Katmandu'da sona erdi. Her sabah bir başka kentte uyandık. Sırlarla dolu İran'dan, ortaçağ karanlığında yaşayan Pakistan'a geçtik. Hindistan benim için bir kültür şoku oldu. Yüzlerce tanrının varolduğu bu topraklardaki heykel, resim, el sanatları beni adeta büyüledi. Uzun süre etkisinden kurtulamadım. Katmandu'ya gecikmiş olarak gittiğimi farkettim. Ben buraya 1968'de, üniversite işgallerinden fırsat bulup gelmeliymişim.
Sonra bu büyülü yolculuk bitti. Hiç bitmemesini istediğim için o yoldaki ben'i anlatmaya çalıştım. Hepsi bu."
(Arka Kapak)