Karahanlı ve Harezm edebî dillerinin devamı olan Çağatay edebi dili, güçlü temsilcileri ile 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdürmüş ve çeşitli aşamalar geçirmiştir. Türk edebiyatında derin izler bırakmış Ali Şir Nevayi, Lutfi, Babür, Sekkaki vb. mümtaz sanatçılar bu edebi muhitte yetişmişlerdir. 15-17. yüzyıllar arasında üstün bir seviyeye çıkan Çağatay edebiyatı bu dönemden sonra bir gerileme ve özellikle 19. yüzyıldan itibaren bir çöküş dönemine girmiş, 20. yüzyılın başlarında ise yeni türlerin ortaya çıkmasıyla birlikte yerini günümüz Özbek edebi diline bırakmıştır. Edebiyat tarihçilerince “çöküş dönemi” olarak kabul edilen 19. yüzyılda, Özbek hanlıklarından Buhara, Hokand ve Harezm'de oluşan edebi muhitlerde klasik edebiyat geleneğini devam ettiren güçlü sanatçıların yetiştiğini görmekteyiz. Bu noktada, özellikle Harezm edebi muhitinde çok yetenekli sanatçılar yetişmiştir. Çalışmamıza konu ettiğimiz Münis ve Agehi de 19. yüzyıl Harezm edebi muhitinin iki güçlü temsilcisidir.
Karahanlı ve Harezm edebî dillerinin devamı olan Çağatay edebi dili, güçlü temsilcileri ile 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdürmüş ve çeşitli aşamalar geçirmiştir. Türk edebiyatında derin izler bırakmış Ali Şir Nevayi, Lutfi, Babür, Sekkaki vb. mümtaz sanatçılar bu edebi muhitte yetişmişlerdir. 15-17. yüzyıllar arasında üstün bir seviyeye çıkan Çağatay edebiyatı bu dönemden sonra bir gerileme ve özellikle 19. yüzyıldan itibaren bir çöküş dönemine girmiş, 20. yüzyılın başlarında ise yeni türlerin ortaya çıkmasıyla birlikte yerini günümüz Özbek edebi diline bırakmıştır. Edebiyat tarihçilerince “çöküş dönemi” olarak kabul edilen 19. yüzyılda, Özbek hanlıklarından Buhara, Hokand ve Harezm'de oluşan edebi muhitlerde klasik edebiyat geleneğini devam ettiren güçlü sanatçıların yetiştiğini görmekteyiz. Bu noktada, özellikle Harezm edebi muhitinde çok yetenekli sanatçılar yetişmiştir. Çalışmamıza konu ettiğimiz Münis ve Agehi de 19. yüzyıl Harezm edebi muhitinin iki güçlü temsilcisidir.