Varlığı insanoğlu ile yaşıt olan kurban kavramı, tarih boyunca toplumların hayatında önemli bir yer teşkil etmiştir. Bu kitapta Kurban Bayramı ritüelinin çağdaş kent kurgusu içindeki yeri ve Kurban Bayramı için üretilen çözümlerin kültürel aktarım açısından uygulanabilirliği ele alınmıştır. Merkezine kurban alınarak mekân, zaman ve insan çerçevesinde halk bilimsel bir inceleme yapılmıştır. Aile ritüeli olan Kurban Bayramı'nın dönüşümü, başka bir ifadeyle geleneksel Kurban Bayramı ritüellerinde bireylerin üstlendiği rolün kentteki dönüşümü üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda kurban eylemi; gerçekleştirilme zamanı, aktörü ve mekânı ile bahse konu ritüelin bütününü teşkil eder. “Birinin eksikliği ritüelin işlevinde bir değişiklik meydana getirir mi? Geleneksel mekânlarda ve günümüz kent kurgusu öncesi kentlerde kurban ritüelleri özelinde herkesin avlusunda hangi kültür örüntüsü kuşaktan kuşağa aktarılıyordu? Medya ve endüstri Kurban Bayramı'nın hangi yönünü ön plana çıkarıyor? Kurban Bayramı'nı “bayram ritüeline” dönüştüren kurbanın kendisi iken, seri üretim yani kurban kesimini zincirlemeyle yapan bir mezbahada bayram ritüelinden söz etmek mümkün müdür?” gibi sorulardan hareketle Kurban Bayramı ritüelinin kentte nerede durduğunu ortaya çıkarmak, değişim ve dönüşüm nedenlerini analiz etmek amaçlanmıştır. Kurbanın kent dışındaki mezbahalara taşınması, toplu kesim görüntüleri ile kent kurgusunda ötekileştirilen Kurban Bayramı, çatışma alanına dönüşmüş, hayvanseverlik üzerinden yapılan tartışmalar çağdaş ve çağ dışılık düzleminde yürütülmüştür. Geleneksel kentleşme kendi dinamiklerinden doğuyor. Günümüz kent kurgusu reddiye üzerine mi kuruluyor? Geleneğin içinde olağan bir ritüel olan kurban ritüeli, kentteki uygulamalara bakılarak neredeyse inancın sorgulandığı bir ritüele mi dönüşüyor? Kurban dinî bir gelenektir. Bu sorgulamalar; inancı, kutsalı kutsallaştırmak, inancı ve insanı yüceltmek yerine kutsal dışı mı yapmaktadır? Günümüz kentindeki Kurban Bayramı ritüeline dair tartışmalar bu aşamaya gelmiş, garip bir hâl almış durumdadır. Çalışmanın amacı toplum mühendisliği değildir; kurbana olumlu ve olumsuz yaklaşanların her yıl yaptığı gibi tartışmayla kurbanın çatışmalı bir alana dönüştüğü gerçeğinden hareketle, kurbanı vahşet olarak görenlerin, geleneğin kaybolmakta olan izlerinin ardından gidenlerin, arada kalanların gergin ve çatışmacı ilişkisini akademik olarak ortaya koymaktır.
Varlığı insanoğlu ile yaşıt olan kurban kavramı, tarih boyunca toplumların hayatında önemli bir yer teşkil etmiştir. Bu kitapta Kurban Bayramı ritüelinin çağdaş kent kurgusu içindeki yeri ve Kurban Bayramı için üretilen çözümlerin kültürel aktarım açısından uygulanabilirliği ele alınmıştır. Merkezine kurban alınarak mekân, zaman ve insan çerçevesinde halk bilimsel bir inceleme yapılmıştır. Aile ritüeli olan Kurban Bayramı'nın dönüşümü, başka bir ifadeyle geleneksel Kurban Bayramı ritüellerinde bireylerin üstlendiği rolün kentteki dönüşümü üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda kurban eylemi; gerçekleştirilme zamanı, aktörü ve mekânı ile bahse konu ritüelin bütününü teşkil eder. “Birinin eksikliği ritüelin işlevinde bir değişiklik meydana getirir mi? Geleneksel mekânlarda ve günümüz kent kurgusu öncesi kentlerde kurban ritüelleri özelinde herkesin avlusunda hangi kültür örüntüsü kuşaktan kuşağa aktarılıyordu? Medya ve endüstri Kurban Bayramı'nın hangi yönünü ön plana çıkarıyor? Kurban Bayramı'nı “bayram ritüeline” dönüştüren kurbanın kendisi iken, seri üretim yani kurban kesimini zincirlemeyle yapan bir mezbahada bayram ritüelinden söz etmek mümkün müdür?” gibi sorulardan hareketle Kurban Bayramı ritüelinin kentte nerede durduğunu ortaya çıkarmak, değişim ve dönüşüm nedenlerini analiz etmek amaçlanmıştır. Kurbanın kent dışındaki mezbahalara taşınması, toplu kesim görüntüleri ile kent kurgusunda ötekileştirilen Kurban Bayramı, çatışma alanına dönüşmüş, hayvanseverlik üzerinden yapılan tartışmalar çağdaş ve çağ dışılık düzleminde yürütülmüştür. Geleneksel kentleşme kendi dinamiklerinden doğuyor. Günümüz kent kurgusu reddiye üzerine mi kuruluyor? Geleneğin içinde olağan bir ritüel olan kurban ritüeli, kentteki uygulamalara bakılarak neredeyse inancın sorgulandığı bir ritüele mi dönüşüyor? Kurban dinî bir gelenektir. Bu sorgulamalar; inancı, kutsalı kutsallaştırmak, inancı ve insanı yüceltmek yerine kutsal dışı mı yapmaktadır? Günümüz kentindeki Kurban Bayramı ritüeline dair tartışmalar bu aşamaya gelmiş, garip bir hâl almış durumdadır. Çalışmanın amacı toplum mühendisliği değildir; kurbana olumlu ve olumsuz yaklaşanların her yıl yaptığı gibi tartışmayla kurbanın çatışmalı bir alana dönüştüğü gerçeğinden hareketle, kurbanı vahşet olarak görenlerin, geleneğin kaybolmakta olan izlerinin ardından gidenlerin, arada kalanların gergin ve çatışmacı ilişkisini akademik olarak ortaya koymaktır.