Düşünmeyen, konuşmayan, eleştirmeyen, sorgulamayan insanlardan oluşan bir toplumda iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, yararlı ile zararlının birbirine karıştırılmaması mümkün değildir. İnsanların ve toplumların çürümesi, çözülmesi değer yargılarının dondurulmasıyla, bulandırılmasıyla ya da tamamen rafa kaldırılmasıyla başlamakta.
Hayatın tamamını kuşatan, solunan sosyal havayı biçimlendiren ne varsa tüm bunların ahlaki değerlerle iç içe olması gerekir. İnsanın eşya ve evrenle olan ilişki biçimi, dayandığı dünya görüşü ve evren tasavvuru buna göre belirlenir.
Yaşanılan düşünsel, kültürel ve ahlaki yozlaşma, temelde büyük sorunların yattığını göstermektedir kuşkusuz. Sığ ve geçici önlemlerle ya da ertelemeyle bu sorunların aşılacağını düşünmek saflık olacaktır. Toplumun çok ciddi, cahili bir kuşatma ile karşı karşıya olduğu bilinmek zorundadır. İşte bu kuşatmanın yarılabilmesi bakımından “Çağın İzleri”nin katkıda bulunacağını, sizleri farklı önerilerle, çözüm yollarıyla tanıştıracağını ümit ediyorum.
Düşünmeyen, konuşmayan, eleştirmeyen, sorgulamayan insanlardan oluşan bir toplumda iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, yararlı ile zararlının birbirine karıştırılmaması mümkün değildir. İnsanların ve toplumların çürümesi, çözülmesi değer yargılarının dondurulmasıyla, bulandırılmasıyla ya da tamamen rafa kaldırılmasıyla başlamakta.
Hayatın tamamını kuşatan, solunan sosyal havayı biçimlendiren ne varsa tüm bunların ahlaki değerlerle iç içe olması gerekir. İnsanın eşya ve evrenle olan ilişki biçimi, dayandığı dünya görüşü ve evren tasavvuru buna göre belirlenir.
Yaşanılan düşünsel, kültürel ve ahlaki yozlaşma, temelde büyük sorunların yattığını göstermektedir kuşkusuz. Sığ ve geçici önlemlerle ya da ertelemeyle bu sorunların aşılacağını düşünmek saflık olacaktır. Toplumun çok ciddi, cahili bir kuşatma ile karşı karşıya olduğu bilinmek zorundadır. İşte bu kuşatmanın yarılabilmesi bakımından “Çağın İzleri”nin katkıda bulunacağını, sizleri farklı önerilerle, çözüm yollarıyla tanıştıracağını ümit ediyorum.