19. yüzyılın ortaları, Paris'in pek çoklarınca dünyanın başkenti sayıldığı zamanlar. Ve onun neredeyse insani niteliklere sahip, Balzac'ın büyük bir ustalıkla betimlediği, yoksulu ve zengini, düşkünü ve soylusu her türden insanıyla, sefaleti ve görkemiyle canlandırdığı sokaklarında büyük bir sırrın peşine düşen bir koca.
Balzac, İnsanlık Komedyası'nın en ünlü üç hafiyesinden biri Ferragus'ün başında olduğu bir suç çetesine bağlanan hikaye boyunca suikast girişimleri, dedikodular, güvensizlikler ve ince ince tasarlanmış bir intikamla örülü bir dünyayı anlatmakla kalmıyor, ”Fransız toplumunun tarihçiliği”ne soyunuyor.
Çakalların Başı Ferragus, elli bir yıla sığdırdığı yüz elliyi aşkın yapıtıyla, bu yapıtlarda karşılaştığımız ve kendi deyişiyle ”nüfus idaresiyle yarışırcasına” inceden inceye tanıttığı iki bini aşkın karakteriyle, olağanüstü yaratıcılığıyla Fransız edebiyatına damgasını vuran Balzac'ın, Paris Yaşamından Sahneler'i anlattığı üçlemesi Onüçlerin Romanı'nın ilk kitabı olma özelliğini taşıyor.
19. yüzyılın ortaları, Paris'in pek çoklarınca dünyanın başkenti sayıldığı zamanlar. Ve onun neredeyse insani niteliklere sahip, Balzac'ın büyük bir ustalıkla betimlediği, yoksulu ve zengini, düşkünü ve soylusu her türden insanıyla, sefaleti ve görkemiyle canlandırdığı sokaklarında büyük bir sırrın peşine düşen bir koca.
Balzac, İnsanlık Komedyası'nın en ünlü üç hafiyesinden biri Ferragus'ün başında olduğu bir suç çetesine bağlanan hikaye boyunca suikast girişimleri, dedikodular, güvensizlikler ve ince ince tasarlanmış bir intikamla örülü bir dünyayı anlatmakla kalmıyor, ”Fransız toplumunun tarihçiliği”ne soyunuyor.
Çakalların Başı Ferragus, elli bir yıla sığdırdığı yüz elliyi aşkın yapıtıyla, bu yapıtlarda karşılaştığımız ve kendi deyişiyle ”nüfus idaresiyle yarışırcasına” inceden inceye tanıttığı iki bini aşkın karakteriyle, olağanüstü yaratıcılığıyla Fransız edebiyatına damgasını vuran Balzac'ın, Paris Yaşamından Sahneler'i anlattığı üçlemesi Onüçlerin Romanı'nın ilk kitabı olma özelliğini taşıyor.