"Quinn hayatta en çok yürümeyi severdi.
New York sonsuz adımlar labirentiydi...
...ve ne kadar yürürse yürüsün, o labirent ona hep kaybolmuşluk hissi verirdi.
Yürüyüşe her çıktığında kendini ardında bırakırdı sanki.
Kendini sokaklara atarak, kendini gören bir göze indirgeyerek düşünmekten kaçmayı başarabiliyordu.
Her yer birbirinin aynı oluyor ve en iyi yürüyüşlerinde kendini hiçbir yerdeymiş gibi hissedebiliyordu.
Hep bunu istemişti:
Hiçbir yerde olmamak."
(Tanıtım Bülteninden)
"Quinn hayatta en çok yürümeyi severdi.
New York sonsuz adımlar labirentiydi...
...ve ne kadar yürürse yürüsün, o labirent ona hep kaybolmuşluk hissi verirdi.
Yürüyüşe her çıktığında kendini ardında bırakırdı sanki.
Kendini sokaklara atarak, kendini gören bir göze indirgeyerek düşünmekten kaçmayı başarabiliyordu.
Her yer birbirinin aynı oluyor ve en iyi yürüyüşlerinde kendini hiçbir yerdeymiş gibi hissedebiliyordu.
Hep bunu istemişti:
Hiçbir yerde olmamak."
(Tanıtım Bülteninden)