Çabasız Çabanın Yolu
“Eski bir Hintli hikâyesi var:
Hindu cennetinde kalpataru denen bir ağaç vardır. “Dilek ağacı“ demektir. Tesadüfen bir gezginin yolu oraya düşer. Adam yorgundur, ağacın altına oturur. Ve aç olduğu için, “Burada biri olsaydı, yiyecek isterdim. Fakat kimse görünmüyor“ diye düşünür.
Yiyecek fikri zihninde göründüğü anda, yiyecek aniden belirir. Adam çok aç olduğu için bu konuyu düşünmez bile; hemen yer. Sonra uykusunun geldiğini hisseder ve “Keşke şurada bir yatak olsaydı...“ diye düşünür ve yatak belirir.
Fakat yatakta yatarken adamın içinde bir düşünce yükselir: “Neler oluyor?
Burada kimseyi görmüyorum. Yiyecek geldi, yatak geldi belki hayaletler bana bir şeyler yapıyor!“ Birden hayaletler belirir.
O zaman korkar ve “Şimdi beni öldürecekler!“ diye düşünür.
Ve hayaletler onu öldürür.
Hayatta kural aynıdır: Hayaletleri düşünürsen, ortaya çıkacakları kesindir. Düşündüğün şeyi göreceksin: Düşmanları düşünürsen onları yaratacaksın, dostları düşünürsen onlar belirecek. Seversen, dört bir yanında sevgi belirir; nefret edersen, nefret belirir. Düşünmeye devam ettiğin her şey belli bir kural tarafından yerine getirilecektir. Hiçbir şey düşünmezsen, o zaman sana hiçbir şey olmaz.“
Osho, Zen deneyimini ani bir kavrayış ve daima etrafını kuşatan bir müziğin farkına varmak olarak tanımlar. “Kalbin, bütünün kalbiyle aynı ritimde atar.“ Kitapta her bölüm Osho'nun bizi bilmediğimiz ama içimizde derin yankı bulan bir dünyaya götürmek için kullandığı bir Zen öyküsüyle başlar. Zen'in büyük mucizesi basit şeylerin olağanüstü bir şeye d.nüşmesindedir.
Çabasız Çabanın Yolu
“Eski bir Hintli hikâyesi var:
Hindu cennetinde kalpataru denen bir ağaç vardır. “Dilek ağacı“ demektir. Tesadüfen bir gezginin yolu oraya düşer. Adam yorgundur, ağacın altına oturur. Ve aç olduğu için, “Burada biri olsaydı, yiyecek isterdim. Fakat kimse görünmüyor“ diye düşünür.
Yiyecek fikri zihninde göründüğü anda, yiyecek aniden belirir. Adam çok aç olduğu için bu konuyu düşünmez bile; hemen yer. Sonra uykusunun geldiğini hisseder ve “Keşke şurada bir yatak olsaydı...“ diye düşünür ve yatak belirir.
Fakat yatakta yatarken adamın içinde bir düşünce yükselir: “Neler oluyor?
Burada kimseyi görmüyorum. Yiyecek geldi, yatak geldi belki hayaletler bana bir şeyler yapıyor!“ Birden hayaletler belirir.
O zaman korkar ve “Şimdi beni öldürecekler!“ diye düşünür.
Ve hayaletler onu öldürür.
Hayatta kural aynıdır: Hayaletleri düşünürsen, ortaya çıkacakları kesindir. Düşündüğün şeyi göreceksin: Düşmanları düşünürsen onları yaratacaksın, dostları düşünürsen onlar belirecek. Seversen, dört bir yanında sevgi belirir; nefret edersen, nefret belirir. Düşünmeye devam ettiğin her şey belli bir kural tarafından yerine getirilecektir. Hiçbir şey düşünmezsen, o zaman sana hiçbir şey olmaz.“
Osho, Zen deneyimini ani bir kavrayış ve daima etrafını kuşatan bir müziğin farkına varmak olarak tanımlar. “Kalbin, bütünün kalbiyle aynı ritimde atar.“ Kitapta her bölüm Osho'nun bizi bilmediğimiz ama içimizde derin yankı bulan bir dünyaya götürmek için kullandığı bir Zen öyküsüyle başlar. Zen'in büyük mucizesi basit şeylerin olağanüstü bir şeye d.nüşmesindedir.