Bu kitap bir direniş döneminin en sert, en sıcak, en can alıcı parçasında yer alan genç insanların çarpıcı hikayesidir. 1976-1980 yılları arasında Ankara'nın kuzey-batı yakasını oluşturan mahallelerdeki militan mücadele, bir süre sonra devrimci hareketin en seçme ekibinin yetiştiği bir deney alanı işlevini görecekti. Burada öne çıkanlardan bazıları devrimci hareketin en vurucu eylemlerini yaşama geçiren ekibin çekirdek kadrolarına dönüştüler. Bu ekibin gerçekleştirdiği eylemler anti faşist mücadelenin geneline yansıyan sıçrama hamleleri olurken, devletle hesaplaşmaya yönelik açık bir meydan okumanın da zeminini oluşturuyordu.
Dünya devrimci mücadele tarihi, işin bu kısmına dahil olanların büyük bir kısmının soluk soluğa koşarak çok genç yaşlarda yaşamlarını yitirdiklerini ortaya koymaktadır. Küçük bir kısmı büyük işkenceler sonrasında uzun yıllarını cezaevlerinde geçirirler. Bu yakıcı mücadeleyi baştan sona sürdürüp başarıyı görebilenler ise yok denecek kadar azdır. Bizdeki de farklı olmadı.
Gökalp Çiftçioğlu, Zekeriya Aydemir ve benim de dahil olduğu böylesi bir ekip Ankara'nın kuzey-batı yakasındaki mücadele içinde mayalandı ve dönemin en önemli eylemlerinden bazılarını gerçekleştirdi. İktidar mücadelesinin en vurucu parçasını oluşturmak üzere kendini çoğalttı. İlk çekirdekten sadece iki kişi sağ kaldı.
Birisi yurt dışında, sürgünde yaşamını devam ettirdi, diğeri de yıllarca cezaevinde yatan bendim. Soluk soluğa yaşadığım o birkaç yıl bütün yaşamımı belirledi. O günleri tekrar tekrar zihnimde yaşayıp durdum. Elinizdeki kitap da ne sadece bir tarih anlatımıdır ne bir anı kitabı ne de bir deneme. Hem hiçbiri hem de hepsidir.
Bu kitap bir direniş döneminin en sert, en sıcak, en can alıcı parçasında yer alan genç insanların çarpıcı hikayesidir. 1976-1980 yılları arasında Ankara'nın kuzey-batı yakasını oluşturan mahallelerdeki militan mücadele, bir süre sonra devrimci hareketin en seçme ekibinin yetiştiği bir deney alanı işlevini görecekti. Burada öne çıkanlardan bazıları devrimci hareketin en vurucu eylemlerini yaşama geçiren ekibin çekirdek kadrolarına dönüştüler. Bu ekibin gerçekleştirdiği eylemler anti faşist mücadelenin geneline yansıyan sıçrama hamleleri olurken, devletle hesaplaşmaya yönelik açık bir meydan okumanın da zeminini oluşturuyordu.
Dünya devrimci mücadele tarihi, işin bu kısmına dahil olanların büyük bir kısmının soluk soluğa koşarak çok genç yaşlarda yaşamlarını yitirdiklerini ortaya koymaktadır. Küçük bir kısmı büyük işkenceler sonrasında uzun yıllarını cezaevlerinde geçirirler. Bu yakıcı mücadeleyi baştan sona sürdürüp başarıyı görebilenler ise yok denecek kadar azdır. Bizdeki de farklı olmadı.
Gökalp Çiftçioğlu, Zekeriya Aydemir ve benim de dahil olduğu böylesi bir ekip Ankara'nın kuzey-batı yakasındaki mücadele içinde mayalandı ve dönemin en önemli eylemlerinden bazılarını gerçekleştirdi. İktidar mücadelesinin en vurucu parçasını oluşturmak üzere kendini çoğalttı. İlk çekirdekten sadece iki kişi sağ kaldı.
Birisi yurt dışında, sürgünde yaşamını devam ettirdi, diğeri de yıllarca cezaevinde yatan bendim. Soluk soluğa yaşadığım o birkaç yıl bütün yaşamımı belirledi. O günleri tekrar tekrar zihnimde yaşayıp durdum. Elinizdeki kitap da ne sadece bir tarih anlatımıdır ne bir anı kitabı ne de bir deneme. Hem hiçbiri hem de hepsidir.