Kasabamızın üzerinde kurulduğu tepecikten başka, sağında ve solunda fazla yüksek olmayan, iki tepecik daha vardı. Bu tepeciklerin üstü zeytin ağaçlarıyla kaplıdı. Buraları baharda piknik yeri olurdu. hele hele bir tanesi..Hıdrellezde herkesin kilimini, urganını, sepetini, çıkınını, tefini, dümbeleğini alarak koştukları eşşiz bir doğa parçasıydı. Bu zeytinlik tepenin eteğinde yaz, kış gürül gürül akan harika bir su bulunurdu: Burmalı.
Bu suyun başında kocaman bir çınar ağacı vardı. Dalları sanki; 'Gel bana salıncak kur.' der gibi uzamıştı. Hıdrellez sabahları, o ağacı kapabilmek için ortalık aydınlanmadan kalkıp yollara düşenler olurdu.
Kasabamızın üzerinde kurulduğu tepecikten başka, sağında ve solunda fazla yüksek olmayan, iki tepecik daha vardı. Bu tepeciklerin üstü zeytin ağaçlarıyla kaplıdı. Buraları baharda piknik yeri olurdu. hele hele bir tanesi..Hıdrellezde herkesin kilimini, urganını, sepetini, çıkınını, tefini, dümbeleğini alarak koştukları eşşiz bir doğa parçasıydı. Bu zeytinlik tepenin eteğinde yaz, kış gürül gürül akan harika bir su bulunurdu: Burmalı.
Bu suyun başında kocaman bir çınar ağacı vardı. Dalları sanki; 'Gel bana salıncak kur.' der gibi uzamıştı. Hıdrellez sabahları, o ağacı kapabilmek için ortalık aydınlanmadan kalkıp yollara düşenler olurdu.