Abdullah Çatlı, 12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları'nın Genel Başkan Yardımcısıydı. Arkadaşlarıyla Sakarya'dan Ankara'ya gelirken gözaltına alındı.
Olay, hemen Genel Merkez'e bildirildi. Ülkücü polisler, vakit geçirmeden Ülkü Ocakları Genel Merkezi'ni uyardılar:
“Çatlı ve bazı arkadaşlar gözaltına alındılar.”
Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu, hemen telefona sarıldı. Ankara Emniyet Müdürü'nü aradı. Emniyet Müdürü bekletmeden telefona çıktı.
Yazıcıoğlu, 'Neden böyle yaptınız?' dedi:
“Bizim arkadaşlarımızı niye Emniyet'e aldınız?”
Müdür, 'Haklarında ihbar var' cevabını verdi.
Yazıcıoğlu da 'Siz emniyet olarak niye bizim üzerimize geliyorsunuz?' diye tepki gösterdi.
“Bizimle uğraşmaya devam ederseniz, biz de sizinle uğraşırız. Biz, meşru bir derneğiz ve meşru platformda kalmak istiyoruz. Bizim, ne terörle, ne de anarşi ile ilgimiz var. Ama bizi mecbur ederseniz, gereğini de yaparız. Şimdi bak bakalım bu gece Ankara'nın kaç yerinde patlama sesi duyacaksın! Hem de Ankara Emniyet Müdürlüğü de dahil olmak üzere!”
Müdür, 'Ne demek bu' dedi:
“Bizi tehdit mi ediyorsun?”
Yazıcıoğlu da Mehmet Akif Ersoy'un dizelerini okudu:
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım
Boğamazsın ki. Hiç olmazsa yanımdan kovarım
Ben ezelden beridir aşığım istiklale
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale
Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim
Adam, aldırma da geç git diyemem, aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Ardından da kestirip attı:
“Arkadaşlarımızın serbest bırakılmalarını bekliyorum. Sakın ola işkence ve kötü muamele yapmaya kalkmayın.”
Aradan bir süre geçti...
Demir tepe Köprüsü'nün üzerinde bir bomba bulundu. Bomba, emniyetin imha ekipleri tarafından patlamadan etkisiz hale getirildi.
Ardından da Abdullah Çatlı serbest bırakıldı.
Abdullah Çatlı, 12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları'nın Genel Başkan Yardımcısıydı. Arkadaşlarıyla Sakarya'dan Ankara'ya gelirken gözaltına alındı.
Olay, hemen Genel Merkez'e bildirildi. Ülkücü polisler, vakit geçirmeden Ülkü Ocakları Genel Merkezi'ni uyardılar:
“Çatlı ve bazı arkadaşlar gözaltına alındılar.”
Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu, hemen telefona sarıldı. Ankara Emniyet Müdürü'nü aradı. Emniyet Müdürü bekletmeden telefona çıktı.
Yazıcıoğlu, 'Neden böyle yaptınız?' dedi:
“Bizim arkadaşlarımızı niye Emniyet'e aldınız?”
Müdür, 'Haklarında ihbar var' cevabını verdi.
Yazıcıoğlu da 'Siz emniyet olarak niye bizim üzerimize geliyorsunuz?' diye tepki gösterdi.
“Bizimle uğraşmaya devam ederseniz, biz de sizinle uğraşırız. Biz, meşru bir derneğiz ve meşru platformda kalmak istiyoruz. Bizim, ne terörle, ne de anarşi ile ilgimiz var. Ama bizi mecbur ederseniz, gereğini de yaparız. Şimdi bak bakalım bu gece Ankara'nın kaç yerinde patlama sesi duyacaksın! Hem de Ankara Emniyet Müdürlüğü de dahil olmak üzere!”
Müdür, 'Ne demek bu' dedi:
“Bizi tehdit mi ediyorsun?”
Yazıcıoğlu da Mehmet Akif Ersoy'un dizelerini okudu:
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım
Boğamazsın ki. Hiç olmazsa yanımdan kovarım
Ben ezelden beridir aşığım istiklale
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale
Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim
Adam, aldırma da geç git diyemem, aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Ardından da kestirip attı:
“Arkadaşlarımızın serbest bırakılmalarını bekliyorum. Sakın ola işkence ve kötü muamele yapmaya kalkmayın.”
Aradan bir süre geçti...
Demir tepe Köprüsü'nün üzerinde bir bomba bulundu. Bomba, emniyetin imha ekipleri tarafından patlamadan etkisiz hale getirildi.
Ardından da Abdullah Çatlı serbest bırakıldı.