Bu betiği okuyanlar, bölge insanımızın söz varlığını incelemekle kalmayıp, “Halkbilimi”ne, “kökenbilim”e –etimolojiye- “Toplumbilim“e -sosyolojiye, “İnsanbilim”e –antropoloji-‘ye, Dilbilim'e –lengüistik- ve yazın dünyasına da katkı sağlandığını görecektir. Bu betiği okuyanlar, Rumca'da adlardan önce gelen “bir” öğesinin adın erilliğine, dişiliğine, tarafsızlığına, tekil ve çoğul oluşuna göre yedi farklı şekilde kullanıldığını; Rumca'yı konuşan bölge insanımızın ise bu kuraldan habersiz bir şekilde “bir”(ena) ifadesini çoğu adlarda Türkçe'de alışık olduğu “bir” ifadesi gibi kullandığını, kısacası “dilbilgisiz” Rumca kullandığını görecektir. Bu betiği okuyanlar, unutulmuş, uyutulmuş, uyuşturulmuş ya da etkin, yetkin ve baskın ekinin sanılan bazı söz varlıklarının Türk atalarının kalıt bıraktığı değerler olduğunu görecektir.
Bu betiği okuyanlar, bölge insanımızın söz varlığını incelemekle kalmayıp, “Halkbilimi”ne, “kökenbilim”e –etimolojiye- “Toplumbilim“e -sosyolojiye, “İnsanbilim”e –antropoloji-‘ye, Dilbilim'e –lengüistik- ve yazın dünyasına da katkı sağlandığını görecektir. Bu betiği okuyanlar, Rumca'da adlardan önce gelen “bir” öğesinin adın erilliğine, dişiliğine, tarafsızlığına, tekil ve çoğul oluşuna göre yedi farklı şekilde kullanıldığını; Rumca'yı konuşan bölge insanımızın ise bu kuraldan habersiz bir şekilde “bir”(ena) ifadesini çoğu adlarda Türkçe'de alışık olduğu “bir” ifadesi gibi kullandığını, kısacası “dilbilgisiz” Rumca kullandığını görecektir. Bu betiği okuyanlar, unutulmuş, uyutulmuş, uyuşturulmuş ya da etkin, yetkin ve baskın ekinin sanılan bazı söz varlıklarının Türk atalarının kalıt bıraktığı değerler olduğunu görecektir.