Aziz Gülmüş; Diyarbakır'ın Mardin kapısında sekiz çocuklu ailesinin altıncı çocuğu olarak doğdu. İlkokul, orta ve Ticaret lisesi eğitiminden sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü, ardından Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Pedagoji okudu.
1980 Askeri darbesinde 27 ay cezaevinde yattı. Çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarında eğitimci olarak görev yaptı. Öyküleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Yazmaya uzun yıllar önce başlamasına rağmen ekonomik imkansızlıklar nedeniyle yazdıklarını kitaplaştıramadı. Evli ve altı çocuk babası olan Aziz Gülmüş, yazılarında ağırlıklı olarak kendi yaşamından kesitler sunmakta ve tanık olduğu olaylara kendi bakış açısıyla yorum getirmektedir. "Küçedeki Sesler" kitabı, ilk kitabıdır.
"insan doğduğu yere benzer..." diyor Edip Cansever bir söyleşide... "Havasına, suyuna, taşına, toprağına..." bir başka söyleşide: "kentleri ile özdeşleşen yazarlar vardır" diyordu. James Joyce'nin Dublin'le, Necip mahfuz'un Kahire ile olduğu gibi... Aziz Gülmüş'ü de rahatlıkla Diyarbakır ile özdeşleştirebiliyoruz. Onu Diyarbakır'ı yazan diğer yazarlardan en önemli özelliği ise, tepedekileri değil, diptekileri hatta en diptekileri konu eder. Yazılarında göze çarpan tarz ise komik, trajik, dramatik ve didaktik...
Kısa bir anlatıya bu kadar şeyi sığdırmak güç; işte Aziz Gülmüş bunu deniyor ve başarıyor da... Yerellikten kopmadan, yaşanan yerde olduğu gibi, çıplak ve keskin sözcüklerle, sözü oynatarak...
Yazar bu kitabında da; vahşetin arsızca kol gezdiği, bütün ırmakların kuruduğu ve bedenlerinin tarumar edildiği Diyarbakır Cezaevi Cehenneminde bile gözyaşı ve kahkahayı bir arada işleyerek müthiş bir sentez oluşturmayı başarıyor. Kapı kapı, sokak sokak, oda oda hikayelerinin içinde geziyoruz... Bir film'in içinde gezer gibi, bir stranın içine düşer gibi...
Aziz Gülmüş; Diyarbakır'ın Mardin kapısında sekiz çocuklu ailesinin altıncı çocuğu olarak doğdu. İlkokul, orta ve Ticaret lisesi eğitiminden sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü, ardından Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Pedagoji okudu.
1980 Askeri darbesinde 27 ay cezaevinde yattı. Çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarında eğitimci olarak görev yaptı. Öyküleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Yazmaya uzun yıllar önce başlamasına rağmen ekonomik imkansızlıklar nedeniyle yazdıklarını kitaplaştıramadı. Evli ve altı çocuk babası olan Aziz Gülmüş, yazılarında ağırlıklı olarak kendi yaşamından kesitler sunmakta ve tanık olduğu olaylara kendi bakış açısıyla yorum getirmektedir. "Küçedeki Sesler" kitabı, ilk kitabıdır.
"insan doğduğu yere benzer..." diyor Edip Cansever bir söyleşide... "Havasına, suyuna, taşına, toprağına..." bir başka söyleşide: "kentleri ile özdeşleşen yazarlar vardır" diyordu. James Joyce'nin Dublin'le, Necip mahfuz'un Kahire ile olduğu gibi... Aziz Gülmüş'ü de rahatlıkla Diyarbakır ile özdeşleştirebiliyoruz. Onu Diyarbakır'ı yazan diğer yazarlardan en önemli özelliği ise, tepedekileri değil, diptekileri hatta en diptekileri konu eder. Yazılarında göze çarpan tarz ise komik, trajik, dramatik ve didaktik...
Kısa bir anlatıya bu kadar şeyi sığdırmak güç; işte Aziz Gülmüş bunu deniyor ve başarıyor da... Yerellikten kopmadan, yaşanan yerde olduğu gibi, çıplak ve keskin sözcüklerle, sözü oynatarak...
Yazar bu kitabında da; vahşetin arsızca kol gezdiği, bütün ırmakların kuruduğu ve bedenlerinin tarumar edildiği Diyarbakır Cezaevi Cehenneminde bile gözyaşı ve kahkahayı bir arada işleyerek müthiş bir sentez oluşturmayı başarıyor. Kapı kapı, sokak sokak, oda oda hikayelerinin içinde geziyoruz... Bir film'in içinde gezer gibi, bir stranın içine düşer gibi...