Uzun yıllardır inzivada yaşayan, artık yazmaktan vazgeçmiş ünlü bir yazar bir üniversiteye yaratıcı düşünce dersi vermesi için davet edildiğinde kabul etmek konusunda kararsız kalmıştır fakat zamanla öğrencileriyle arasında özel bir diyalog oluşur. Yazmayı, yaratmayı, sanatı, kadınları ve aşkı tartışmak isteyen öğrenciler, hocalarının eskiden yazmış olduğu ama yayınlatmaktan vazgeçtiği mizahî bir rehberi de ele geçirince akıllarına ilk gelen, rehberde yazanları adım adım uygulayarak kızların kalplerini çalmak olur.
Aşk hakkında konuşmak acı getirir derler, o yüzdendir, bazı âşıklar fazla konuşmazlar. Gösterişli, heybetli, kalp buran, iç yakan, yürek hoplatan aşk sözleri dizmez; elleri sigaralı, gözleri buğulu şairlerin vıcık vıcık dizeleriyle dolu aşk şiirlerini sıralamazlar. Dudakların zevkleri kolayca alışkanlık haline getirip insanı sıkılmalara sürüklediğini bilirler. En sevdikleri yemeği bile iki üç kez yedikten sonra sıkılan dudaklar, aynı şarkıyı söylemekten, aynı lafları tekrarlamaktan bıktıkları gibi, ilk defasında büyük bir heyecanla öptükleri başka dudakları, yabancı bedenleri yeniden yeniden öpmeye başladıklarında da heyecanlarını kaybetmeye başlarlar ya, onların yüzünden çok aşkın bittiğini, çok kalbin kırıldığını bilenler çoğu zaman ceza niyetine konuşmalarına fazla izin vermezler dudaklarının. Sessizce yaşarlar aşklarını.”
Uzun yıllardır inzivada yaşayan, artık yazmaktan vazgeçmiş ünlü bir yazar bir üniversiteye yaratıcı düşünce dersi vermesi için davet edildiğinde kabul etmek konusunda kararsız kalmıştır fakat zamanla öğrencileriyle arasında özel bir diyalog oluşur. Yazmayı, yaratmayı, sanatı, kadınları ve aşkı tartışmak isteyen öğrenciler, hocalarının eskiden yazmış olduğu ama yayınlatmaktan vazgeçtiği mizahî bir rehberi de ele geçirince akıllarına ilk gelen, rehberde yazanları adım adım uygulayarak kızların kalplerini çalmak olur.
Aşk hakkında konuşmak acı getirir derler, o yüzdendir, bazı âşıklar fazla konuşmazlar. Gösterişli, heybetli, kalp buran, iç yakan, yürek hoplatan aşk sözleri dizmez; elleri sigaralı, gözleri buğulu şairlerin vıcık vıcık dizeleriyle dolu aşk şiirlerini sıralamazlar. Dudakların zevkleri kolayca alışkanlık haline getirip insanı sıkılmalara sürüklediğini bilirler. En sevdikleri yemeği bile iki üç kez yedikten sonra sıkılan dudaklar, aynı şarkıyı söylemekten, aynı lafları tekrarlamaktan bıktıkları gibi, ilk defasında büyük bir heyecanla öptükleri başka dudakları, yabancı bedenleri yeniden yeniden öpmeye başladıklarında da heyecanlarını kaybetmeye başlarlar ya, onların yüzünden çok aşkın bittiğini, çok kalbin kırıldığını bilenler çoğu zaman ceza niyetine konuşmalarına fazla izin vermezler dudaklarının. Sessizce yaşarlar aşklarını.”