Neredeyse her gün, birilerinin ölümünü izlemekle geçiyor ömrüm.
Neredeyse her gün… Ölüme giden hiçbir âna tanıklık etmediğim olmuyor. Her aşamayı deneyimliyorum. Her detayı. Çocuklarını son kez öpen anneler görüyorum.
Eşlerine son kez bakan insanlar görüyorum. Anne- babalarını son kez görmek için yalvaran kocaman kocaman adamlar görüyorum. İflas etmiş, kararmış organlar, bedeni kendilerine ihanet eden hastalar… Hastanın içini açıp da "Ben bu ameliyatı yapamam." diyen doktorlar, daha başlamadan biten, bitmek zorunda kalan ameliyatlar…
Bunların hepsini görüp yaşamaya devam ediyorum. Ölümün ve tüm acıların içinden geçiyor, buna rağmen yaşamaya devam ediyorum. Bir sürü hayatın içinden geçerken her gün, çoğu zaman kendi hayatıma uğrayamıyorum. Bir pürüzün üzerinde, gördüğüm, içinden geçtiğim acılarla dolu bir tümseğin üstünde, nefes alıyor, öylece, açılacak beyinler, kurtarılacak hayatlar bekliyorum.
Hâlâ yaşamaya değer bir umut bulabilmek için.
Kim bilir, belki de doktorluk, bir hayat dersi…
Neredeyse her gün, birilerinin ölümünü izlemekle geçiyor ömrüm.
Neredeyse her gün… Ölüme giden hiçbir âna tanıklık etmediğim olmuyor. Her aşamayı deneyimliyorum. Her detayı. Çocuklarını son kez öpen anneler görüyorum.
Eşlerine son kez bakan insanlar görüyorum. Anne- babalarını son kez görmek için yalvaran kocaman kocaman adamlar görüyorum. İflas etmiş, kararmış organlar, bedeni kendilerine ihanet eden hastalar… Hastanın içini açıp da "Ben bu ameliyatı yapamam." diyen doktorlar, daha başlamadan biten, bitmek zorunda kalan ameliyatlar…
Bunların hepsini görüp yaşamaya devam ediyorum. Ölümün ve tüm acıların içinden geçiyor, buna rağmen yaşamaya devam ediyorum. Bir sürü hayatın içinden geçerken her gün, çoğu zaman kendi hayatıma uğrayamıyorum. Bir pürüzün üzerinde, gördüğüm, içinden geçtiğim acılarla dolu bir tümseğin üstünde, nefes alıyor, öylece, açılacak beyinler, kurtarılacak hayatlar bekliyorum.
Hâlâ yaşamaya değer bir umut bulabilmek için.
Kim bilir, belki de doktorluk, bir hayat dersi…