Son yılların en büyük yalanlarından birisi Türkiye'de 17.000 faili meçhul cinayet işlendiği iddiasıdır. Bu yalanı üretenler 17.000 faili meçhul cinayetin terörle mücadele kisvesi altında büyük bir bölümü PKK sempatizanı olan insanların güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü ileri sürmektedirler. Bütün büyük yalanlar gibi bu büyük yalana da toplumun büyük bir bölümü ciddi bir şekilde sorgulamadan inanmıştır. İnananların bir bölümü öldürülenlerin PKK'lı olduğunu ve bunu hak ettiğini düşünmüştür. Diğerleri ise tepki göstermişlerdir. Bu sayının gerçek olup olmadığını sorgulayan ise çok az olmuştur. Oysa bu konuda biraz araştırma yapan kişi ve kuruluşlar bu rakamın gerçeği yansıtmadığını ortaya koyan bulgulara erişmişlerdir. Örneğin insan hakları ile ilgilenen bir derneğin 1989-1999 yılları arasında Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerin sayısının 1964 yurttaşı kapsadığını açıklamıştır. Öte yandan insan hakları konusunda çalışan bir vakıf ise 2000-2008 yılları arasındaki faili meçhul sayısının 130, gözaltı ya da cezaevinde ölüm vakasını 306 olarak vermiştir. Elinizde tuttuğunuz çalışma ise bu konuda şimdiye değin yapılmış en önemli aşamayı temsil etmektedir. Çünkü bu çalışmada Türkiye'de işlenen faili meçhul cinayetler ve kayıplar isim isim, tarihleri, yerleri ve dosya numaraları ile ortaya konulmuştur. Ve ortaya 17.000 yalanından çok daha farklı bir gerçek çıkmıştır. Bu sonuç bizi rahatlatmamalıdır. Aksine bir hukuk devletinde hiçbir vatandaş hayatını faili meçhul cinayetlerde kaybetmemelidir. Bütün cinayetlerin faillerini ortaya çıkarmak devletin görevidir. Bu ise devlet görevlilerini karalayarak değil, onlarını görevlerini yapmaya her türlü hukuki yol ile teşvik ederek olabilir.
Son yılların en büyük yalanlarından birisi Türkiye'de 17.000 faili meçhul cinayet işlendiği iddiasıdır. Bu yalanı üretenler 17.000 faili meçhul cinayetin terörle mücadele kisvesi altında büyük bir bölümü PKK sempatizanı olan insanların güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü ileri sürmektedirler. Bütün büyük yalanlar gibi bu büyük yalana da toplumun büyük bir bölümü ciddi bir şekilde sorgulamadan inanmıştır. İnananların bir bölümü öldürülenlerin PKK'lı olduğunu ve bunu hak ettiğini düşünmüştür. Diğerleri ise tepki göstermişlerdir. Bu sayının gerçek olup olmadığını sorgulayan ise çok az olmuştur. Oysa bu konuda biraz araştırma yapan kişi ve kuruluşlar bu rakamın gerçeği yansıtmadığını ortaya koyan bulgulara erişmişlerdir. Örneğin insan hakları ile ilgilenen bir derneğin 1989-1999 yılları arasında Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerin sayısının 1964 yurttaşı kapsadığını açıklamıştır. Öte yandan insan hakları konusunda çalışan bir vakıf ise 2000-2008 yılları arasındaki faili meçhul sayısının 130, gözaltı ya da cezaevinde ölüm vakasını 306 olarak vermiştir. Elinizde tuttuğunuz çalışma ise bu konuda şimdiye değin yapılmış en önemli aşamayı temsil etmektedir. Çünkü bu çalışmada Türkiye'de işlenen faili meçhul cinayetler ve kayıplar isim isim, tarihleri, yerleri ve dosya numaraları ile ortaya konulmuştur. Ve ortaya 17.000 yalanından çok daha farklı bir gerçek çıkmıştır. Bu sonuç bizi rahatlatmamalıdır. Aksine bir hukuk devletinde hiçbir vatandaş hayatını faili meçhul cinayetlerde kaybetmemelidir. Bütün cinayetlerin faillerini ortaya çıkarmak devletin görevidir. Bu ise devlet görevlilerini karalayarak değil, onlarını görevlerini yapmaya her türlü hukuki yol ile teşvik ederek olabilir.