BURASI ÇEWLİK'TİR KİRVEM
(Çewlik'te kirvem; Saat bir, asır eylüldür. Geceler eylül akar, inkâr adaletleri gibi geceler kara. Çewlik 'Bingöl' olalı, tutulmuş bir ay gibiyim gecelerde, uzun bir yara. Bak ellerim firar kokar o yüzden, ellerim yalın, ellerim Murad suyundan yosun kokar, küskün ipiltiler daha. Ellerim bu sebepten dert. Parantezlere, tezlere sığmayan ahvalimde kayıplar, mezar-sızlar. Ondandır bende tarifsizdir sevdalar, hicranım başka sızlar. Riyakâr kanunlara savrulmuş yıllarım. Yıllarımda dipcikler, jandarmalar, külüstür bekçiler, kasaturalar, kanlı üniformalılar. Çewlik'te kirvem; Saat bir, asır inkârdır, tufandır hayatlar. Kaç eylül afat yağmurlarında, zamansız ölümlere verilmişim ben. Bu yüzden kirvem; yaylalarım, bağlarım uzun ağıtlar yeri, inkâr adaletleri vurdu beni bilmezsiniz, şimdi yokum ben)
Bakışlarım dağ rüzgârlarıyla yüklü
Yaman yalnızlıkların, köklü duruşların piriydim
Alnımda cümle baharların narin şiirleri
Aşkıma ateşler sükûn ederdi
Şimdi kederli
Şimdi ölü kuşlar, solgun ışkınlar mevsimindeyim kirvem
Benzimde az dağlarının şafak yeli,
Zaza sevdasının kıyımlar vakti
'Faili meçhullere' almışlar yüreğimi kirvem
Habersizim, vuran vurana beni
Karanlık dehlizlerde kilitlediler gözlerimi
Gözlerimde tutulmuş kışla kapıları, gözlerimde eylül geceleri
Duvarlara yaslattılar, kasaturalara verdiler bedenimi
Kârer kokan gülüşümü İbrahiman ovasının yanık seslerini betonlara çaldılar
Çaldılar delikanlı ömrümü
Bağrımda enkaz sessizlikleri, tufan darbeleri
(Çewlik'te kirvem, kaç eylül gecedir çığlığı kesilmiş bir bülüm yereyim. Katran karanlıklar içinde, pare pareyim. Şimdi Murad ırmağının derinliklerinde, bir bilinmez derin damla, bir tufan şelaleyim. Akıyorum kirvem. Cesedimi kayıplara serdiler. Size yediğiniz bir balığın midesinden çıkıp gelemeyeceğim. Cemseler, çizmeler konuşmaz kirvem.)
Burası Çewlik'tir kirvem, burası uzun acılar gecesi Kışla dehlizleri, namert adaletleri
Çırptığınız bir yumurta gibi
Baş koymaya düzelttiniz yastığınız misali
Zahmet olmazsa kirvem
Apoletli Durmuş Kıvrak'tan sorun beni
Gerisi kirvem Katlime sessiz kalan bir hukuk bilmecesi
Ve reform hileleri
Resmim dertli annemin elinde kaç cumartesi
Kaç kapı, kaç haykırış kaç behzat çığlık sesleri
Duymadınız kirvem
Ben şimdi Çewlik'te, Murad ırmağının derinliklerindeyim
Ne ıslanırım ben artık, ne acılarla terlenmiş bıyıklarım, ne yosun kokar saçlarım
Mezarsızım!
Bu inkâr ülkede kirvem, insanlık kanlıdır
Ölümleri ecelsiz kahır, ölümleri ağırdır kuytuların
Ağırdır suları bu ırmakların
BURASI ÇEWLİK'TİR KİRVEM
(Çewlik'te kirvem; Saat bir, asır eylüldür. Geceler eylül akar, inkâr adaletleri gibi geceler kara. Çewlik 'Bingöl' olalı, tutulmuş bir ay gibiyim gecelerde, uzun bir yara. Bak ellerim firar kokar o yüzden, ellerim yalın, ellerim Murad suyundan yosun kokar, küskün ipiltiler daha. Ellerim bu sebepten dert. Parantezlere, tezlere sığmayan ahvalimde kayıplar, mezar-sızlar. Ondandır bende tarifsizdir sevdalar, hicranım başka sızlar. Riyakâr kanunlara savrulmuş yıllarım. Yıllarımda dipcikler, jandarmalar, külüstür bekçiler, kasaturalar, kanlı üniformalılar. Çewlik'te kirvem; Saat bir, asır inkârdır, tufandır hayatlar. Kaç eylül afat yağmurlarında, zamansız ölümlere verilmişim ben. Bu yüzden kirvem; yaylalarım, bağlarım uzun ağıtlar yeri, inkâr adaletleri vurdu beni bilmezsiniz, şimdi yokum ben)
Bakışlarım dağ rüzgârlarıyla yüklü
Yaman yalnızlıkların, köklü duruşların piriydim
Alnımda cümle baharların narin şiirleri
Aşkıma ateşler sükûn ederdi
Şimdi kederli
Şimdi ölü kuşlar, solgun ışkınlar mevsimindeyim kirvem
Benzimde az dağlarının şafak yeli,
Zaza sevdasının kıyımlar vakti
'Faili meçhullere' almışlar yüreğimi kirvem
Habersizim, vuran vurana beni
Karanlık dehlizlerde kilitlediler gözlerimi
Gözlerimde tutulmuş kışla kapıları, gözlerimde eylül geceleri
Duvarlara yaslattılar, kasaturalara verdiler bedenimi
Kârer kokan gülüşümü İbrahiman ovasının yanık seslerini betonlara çaldılar
Çaldılar delikanlı ömrümü
Bağrımda enkaz sessizlikleri, tufan darbeleri
(Çewlik'te kirvem, kaç eylül gecedir çığlığı kesilmiş bir bülüm yereyim. Katran karanlıklar içinde, pare pareyim. Şimdi Murad ırmağının derinliklerinde, bir bilinmez derin damla, bir tufan şelaleyim. Akıyorum kirvem. Cesedimi kayıplara serdiler. Size yediğiniz bir balığın midesinden çıkıp gelemeyeceğim. Cemseler, çizmeler konuşmaz kirvem.)
Burası Çewlik'tir kirvem, burası uzun acılar gecesi Kışla dehlizleri, namert adaletleri
Çırptığınız bir yumurta gibi
Baş koymaya düzelttiniz yastığınız misali
Zahmet olmazsa kirvem
Apoletli Durmuş Kıvrak'tan sorun beni
Gerisi kirvem Katlime sessiz kalan bir hukuk bilmecesi
Ve reform hileleri
Resmim dertli annemin elinde kaç cumartesi
Kaç kapı, kaç haykırış kaç behzat çığlık sesleri
Duymadınız kirvem
Ben şimdi Çewlik'te, Murad ırmağının derinliklerindeyim
Ne ıslanırım ben artık, ne acılarla terlenmiş bıyıklarım, ne yosun kokar saçlarım
Mezarsızım!
Bu inkâr ülkede kirvem, insanlık kanlıdır
Ölümleri ecelsiz kahır, ölümleri ağırdır kuytuların
Ağırdır suları bu ırmakların