Monika, Bolivya'da tarihin bir kesitini istedikleri gibi yazmaya kalkışanların izini sürerek Quintanilla'yı (Hamburg'da) eliyle koymuş gibi bulmuştu. Hem kendi kendine verdiği kutsal görevi yerine getirmeliydi hem de bir kez daha sevgilisine (Che'ye) bağlılığını, onu ne kadar çok sevdiğini, özlediğini kanıtlamalıydı. Öylesine kanıtlamalıydı ki, bütün dünya parmağını ısırmalıydı. Bütün dünya parmağını ısırdı: "Aşkolsun sana aşkın sadık dostu Monika! Aşk olsun!..." (Che'nin Sevgilisi'nden)
"Sevimin, sevdiğimin, bir tanemin, taze gülümün, can yoldaşımın, eşimin cenaze törenine göndermediler desem... Benim buradan, bayanlar baylar C koğuşunun temsilcisi Ülkü'nün oradan, Sağmalcılar'ı dolduran ışık yüzlülerin içerden, güneş gözlülerin dışarıdan verdiği(miz) savaşım, gösterdiği(miz) çaba hiçbir işe yaramadı; değil gönlümün gül yüzünü, değil özlediğim canımın cananını, tabutunu olsun göstermediler, desem! Üzüldüm, öfkelendim, bendimden taştım, lanet okudum diye üstüne üstlük elektriğe aldılar desem; bedenimin bütün organları hücrelerine adar parçalandı!... desem... kendimi aştım... desem..." (Sarı Sedye'den)
Böylesi büyük direnişler; Sevgiyle olabilir ancak. Bedeninin bin yerinden gelen ağrıyı, sancıyı, sızıyı yüreğiyle karşılıyor; her şeyin bir gün içinde yüzgeri dönmesine izin vermiyordu. Bu kampın bugüne dair serüveni de coşkuyla tamamlanmalıydı. İki büyük sevdanın konağı iki sevdalı yüreğin karşısında dağlar bile eridi...
(Hasta'nın İyileşmesi'nden)
Monika, Bolivya'da tarihin bir kesitini istedikleri gibi yazmaya kalkışanların izini sürerek Quintanilla'yı (Hamburg'da) eliyle koymuş gibi bulmuştu. Hem kendi kendine verdiği kutsal görevi yerine getirmeliydi hem de bir kez daha sevgilisine (Che'ye) bağlılığını, onu ne kadar çok sevdiğini, özlediğini kanıtlamalıydı. Öylesine kanıtlamalıydı ki, bütün dünya parmağını ısırmalıydı. Bütün dünya parmağını ısırdı: "Aşkolsun sana aşkın sadık dostu Monika! Aşk olsun!..." (Che'nin Sevgilisi'nden)
"Sevimin, sevdiğimin, bir tanemin, taze gülümün, can yoldaşımın, eşimin cenaze törenine göndermediler desem... Benim buradan, bayanlar baylar C koğuşunun temsilcisi Ülkü'nün oradan, Sağmalcılar'ı dolduran ışık yüzlülerin içerden, güneş gözlülerin dışarıdan verdiği(miz) savaşım, gösterdiği(miz) çaba hiçbir işe yaramadı; değil gönlümün gül yüzünü, değil özlediğim canımın cananını, tabutunu olsun göstermediler, desem! Üzüldüm, öfkelendim, bendimden taştım, lanet okudum diye üstüne üstlük elektriğe aldılar desem; bedenimin bütün organları hücrelerine adar parçalandı!... desem... kendimi aştım... desem..." (Sarı Sedye'den)
Böylesi büyük direnişler; Sevgiyle olabilir ancak. Bedeninin bin yerinden gelen ağrıyı, sancıyı, sızıyı yüreğiyle karşılıyor; her şeyin bir gün içinde yüzgeri dönmesine izin vermiyordu. Bu kampın bugüne dair serüveni de coşkuyla tamamlanmalıydı. İki büyük sevdanın konağı iki sevdalı yüreğin karşısında dağlar bile eridi...
(Hasta'nın İyileşmesi'nden)