Peder Samaan'ın görevi köyden köye dolaşarak dualar edip insanları günahın ruhani hastalığından iyileştirmek ve Şeytanın gazabından korumaktı. Muhterem Peder, Şeytan ile sürekli savaş halindeydi. Beyler, bu bilge adama saygı duyardı. Dualarından ve bilgilerinden faydalanmak için altın ve gümüş verirler ve her hasatda da en iyi meyvelerden kendisine sunarlardı.
Bir sonbahar gecesi Peder Samaan vadiler ve tepeler aşarak ıssız bir köye doğru giderken, yolun kenarındaki hendekten acı bir çığlık duydu. Durdu ve sesin geldiği yöne baktı ve yerde yatan çıplak bir adam gördü. Başındaki ve göğsündeki derin yaralardan kanlar akıyordu. Acı bir şekilde inleyip yardım istiyordu, “Beni kurtarın. Bana yardım edin. Bana acıyın, ölüyorum.”
Peder Samaan'ın görevi köyden köye dolaşarak dualar edip insanları günahın ruhani hastalığından iyileştirmek ve Şeytanın gazabından korumaktı. Muhterem Peder, Şeytan ile sürekli savaş halindeydi. Beyler, bu bilge adama saygı duyardı. Dualarından ve bilgilerinden faydalanmak için altın ve gümüş verirler ve her hasatda da en iyi meyvelerden kendisine sunarlardı.
Bir sonbahar gecesi Peder Samaan vadiler ve tepeler aşarak ıssız bir köye doğru giderken, yolun kenarındaki hendekten acı bir çığlık duydu. Durdu ve sesin geldiği yöne baktı ve yerde yatan çıplak bir adam gördü. Başındaki ve göğsündeki derin yaralardan kanlar akıyordu. Acı bir şekilde inleyip yardım istiyordu, “Beni kurtarın. Bana yardım edin. Bana acıyın, ölüyorum.”