Çiğdem Külahı

Stok Kodu:
9789758859481
Boyut:
13.00x19.50
Sayfa Sayısı:
110
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%15 indirimli
12,00
10,20
9789758859481
388373
Çiğdem Külahı
Çiğdem Külahı
10.20

Çocukluğumuzun kırık fotoğrafları Ahmet Büke, 2004'te yine Kanat Kitap tarafından yayımlanan ilk hikâye kitabı İzmir Postası'nın Adamları'ndaki sert ses tonuyla dikkat çekmişti. Bu sert ses, Büke'nin yeni kitabı Çiğdem Külahı'nda da işitiliyor: Çocukluk ve gençlik yıllarımızdan kalma "geçmek bilmeyen" yaralarımız, deliliklerimiz, sevişmelerimiz... Zamanın nerede ve nasıl kırıldığını soran, "Bizi ne anlatır?" sorusuna "acılarımız ve yaralarımız" yanıtını veren hikâyeler bunlar. "Bir bira daha açtı. Ev sahibinden öğrenmiş yazdığımı. Aslında o dırdırcı kadınla hiç de muhabbetimiz yok. Bilmiyorum belki de sen söylemişsindir. (...) ‘Komşu madem bu işlere merakın var, rafların en önüne koydur kitapları' dedi. Çenesi açıldıkça açıldı. Bırakmadı, gideyim. ‘Bak, bizim dükkâna ver sen onları, çerez bölmelerinden birini boşaltırım. Zaten leblebi şekeri alan satan yok. Oraya dizeriz. Kapıya da yazı asarım' diye tutturdu. Ne desem fayda etmedi. Beşinci biradan sonra yemin aldı ağzımdan. Gözümün önünde veresiye sayfamızı yırttı, attı. Muhtemelen seni de sıkıştırır. Olmadı birkaç tane verirsin. Zaten bir süre sonra sıkılır, çiğdem külahı yapar. Ne güzel olur aslında. Bahar gelince mahallenin bütün çocuklarının elinde benim sayfalarım. Belki merak ederler bir araya getirirler. Neyse, hepsi iyi de bira çarptı çocuğu."

Çocukluğumuzun kırık fotoğrafları Ahmet Büke, 2004'te yine Kanat Kitap tarafından yayımlanan ilk hikâye kitabı İzmir Postası'nın Adamları'ndaki sert ses tonuyla dikkat çekmişti. Bu sert ses, Büke'nin yeni kitabı Çiğdem Külahı'nda da işitiliyor: Çocukluk ve gençlik yıllarımızdan kalma "geçmek bilmeyen" yaralarımız, deliliklerimiz, sevişmelerimiz... Zamanın nerede ve nasıl kırıldığını soran, "Bizi ne anlatır?" sorusuna "acılarımız ve yaralarımız" yanıtını veren hikâyeler bunlar. "Bir bira daha açtı. Ev sahibinden öğrenmiş yazdığımı. Aslında o dırdırcı kadınla hiç de muhabbetimiz yok. Bilmiyorum belki de sen söylemişsindir. (...) ‘Komşu madem bu işlere merakın var, rafların en önüne koydur kitapları' dedi. Çenesi açıldıkça açıldı. Bırakmadı, gideyim. ‘Bak, bizim dükkâna ver sen onları, çerez bölmelerinden birini boşaltırım. Zaten leblebi şekeri alan satan yok. Oraya dizeriz. Kapıya da yazı asarım' diye tutturdu. Ne desem fayda etmedi. Beşinci biradan sonra yemin aldı ağzımdan. Gözümün önünde veresiye sayfamızı yırttı, attı. Muhtemelen seni de sıkıştırır. Olmadı birkaç tane verirsin. Zaten bir süre sonra sıkılır, çiğdem külahı yapar. Ne güzel olur aslında. Bahar gelince mahallenin bütün çocuklarının elinde benim sayfalarım. Belki merak ederler bir araya getirirler. Neyse, hepsi iyi de bira çarptı çocuğu."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat