“Sonra dudaklarından savunmasının kuvvetli, güven dolu, tutarlı ve cesaret dolu sözleri dökülmeye başladı. Sözleri çok etkileyici ve sarsıcı idi. Onun konuşmasını dinlerken sanki her yer sarsılıyordu. Sesinin Hak adına yükselişi mahkeme duvarlarında yankısını buluyor, sonra dönüyor ve demir kafesleri titretiyordu.
Her tarafı kuşatan demir kafesler ve yüksek duvarlara rağmen onun sesi bütün engelleri aşıp ümmetin kalbindeki yerine ulaşıyor, ümmeti içinde bulunduğu döküklük, tembellik ve gaflet uykusundan uyandırıyor, ezeli ve ebedi gerçeğe dönmelerini haykırıyordu.
Şeyh Ömer Abdurrahman'ın sözleri bütün yalanları ve iftiralarıyla Mısır rejiminin Müslümanlarla dinleri arasına girmek için koyduğu tüm engelleri bir bir yıkıyor ve gerçeklerin yüzüne çekilen kara perdeleri yırtıyordu. Bütün bu heyecanlı anları iliklerimize kadar duyarak yaşadık. Bu öyle bir savunmaydı ki insana İmam Ahmed bin Hanbel'in (r.a.) savunmasını hatırlatıyordu...”
“Sonra dudaklarından savunmasının kuvvetli, güven dolu, tutarlı ve cesaret dolu sözleri dökülmeye başladı. Sözleri çok etkileyici ve sarsıcı idi. Onun konuşmasını dinlerken sanki her yer sarsılıyordu. Sesinin Hak adına yükselişi mahkeme duvarlarında yankısını buluyor, sonra dönüyor ve demir kafesleri titretiyordu.
Her tarafı kuşatan demir kafesler ve yüksek duvarlara rağmen onun sesi bütün engelleri aşıp ümmetin kalbindeki yerine ulaşıyor, ümmeti içinde bulunduğu döküklük, tembellik ve gaflet uykusundan uyandırıyor, ezeli ve ebedi gerçeğe dönmelerini haykırıyordu.
Şeyh Ömer Abdurrahman'ın sözleri bütün yalanları ve iftiralarıyla Mısır rejiminin Müslümanlarla dinleri arasına girmek için koyduğu tüm engelleri bir bir yıkıyor ve gerçeklerin yüzüne çekilen kara perdeleri yırtıyordu. Bütün bu heyecanlı anları iliklerimize kadar duyarak yaşadık. Bu öyle bir savunmaydı ki insana İmam Ahmed bin Hanbel'in (r.a.) savunmasını hatırlatıyordu...”