Onunla birlikte güreş yalnız bir spor dalı olmakla kalmamış, yeniden irfan mektebi kimliği kazanmıştır. Güreş ocağını Pehlivan Tekkesi bilen Doğu bu kapının bir anlamda Yunus Emre'si olmuştur Tıpkı o da Yunus gibi düşünerek güreşe eğri şeylerin girmesine karşı çıkmış, hayatı boyunca bir nefer gibi bunun mücadelesini vermiştir Milletin gönlündeki güreş sevgisini bir devin uyanışı gibi yeniden uyandırmış, onu milli ve manevi şuurla mayalayarak, besleyip büyütmeyi başarmıştır Sporcularımızın Uluslararası Şampiyonalarda daima birincilik kürsülerinde yerini alıp bayrağımızı defalarca göndere çektirerek, İstiklal Marşımızı ezberletilircesine okuttuklarını görünce bu mayanın nasıl tuttuğunu daha iyi anlıyoruz.
Yaşar Doğu'nun şampiyonluklarıyla birlikte güreşimize kazandırdığı ruhu da iyi anlamalı, akademik seviyede inceleyip tespitler yapılarak yetişen sporculara aktarılmalıdır. Zira çaresizliklerden çare çıkarmasını bilip, hayatını milletinin yarınlarına vakfetmiş vatan, millet ve bayrak sevdalısı bu spor dehasından alınacak dersler vardır.
Hayali kahramanlar üretilip nesillere örnek sunulmaya çalışıldığı günümüzde Yaşar Doğu gibi gerçek bir kahramanın hayatından istifade edilmelidir. Kuşkusuz o güreşimizin şampiyon temsilcisi ve dava adamı, efendisi, bilgesi ve mürşididir. Aynı zamanda minder hatibidir Dünyanın en etkili hatiplerinin saatlerce anlatamadıklarını o birkaç saniye içerisinde minder kürsüsünden haykırabilmektedir Kültür Köprüsü Dergisinde (1985) dile getirilen hakikatler bu düşüncemizi teyit etmesi bakımından oldukça manidardır "Millet Yaşar Doğu'nun kazandığı zaferle beslenmiştir Milletlere reklamların veya nazariyelerin dili ile değil, eser ve hadiselerin lisanıyla seslenmelidir. Mesela, Türk Milletine, bütün milletlerin aslında Türk olduklarını bütün eski medeniyetlerin bizim medeniyetimizden başka bir şey olmadığını yahut bütün dillerin Türk dilinden türediğini anlatan ciltler dolusu konferanslar verseniz; Bu milleti, bir Yaşar Dogu'nun kazandığı zafer kadar Türk'ün büyük ve asil kudretine inandıramazsınız. Çünkü bu ikincisi, hissi bir tez veya ilmi bir nazariye değil, tanınmış dünya pehlivanlarının sırtını üç dakikada yere getiren hakikattir"
Kültür Köprüsü-Kubbenin Neşriyatı-1985)
Onunla birlikte güreş yalnız bir spor dalı olmakla kalmamış, yeniden irfan mektebi kimliği kazanmıştır. Güreş ocağını Pehlivan Tekkesi bilen Doğu bu kapının bir anlamda Yunus Emre'si olmuştur Tıpkı o da Yunus gibi düşünerek güreşe eğri şeylerin girmesine karşı çıkmış, hayatı boyunca bir nefer gibi bunun mücadelesini vermiştir Milletin gönlündeki güreş sevgisini bir devin uyanışı gibi yeniden uyandırmış, onu milli ve manevi şuurla mayalayarak, besleyip büyütmeyi başarmıştır Sporcularımızın Uluslararası Şampiyonalarda daima birincilik kürsülerinde yerini alıp bayrağımızı defalarca göndere çektirerek, İstiklal Marşımızı ezberletilircesine okuttuklarını görünce bu mayanın nasıl tuttuğunu daha iyi anlıyoruz.
Yaşar Doğu'nun şampiyonluklarıyla birlikte güreşimize kazandırdığı ruhu da iyi anlamalı, akademik seviyede inceleyip tespitler yapılarak yetişen sporculara aktarılmalıdır. Zira çaresizliklerden çare çıkarmasını bilip, hayatını milletinin yarınlarına vakfetmiş vatan, millet ve bayrak sevdalısı bu spor dehasından alınacak dersler vardır.
Hayali kahramanlar üretilip nesillere örnek sunulmaya çalışıldığı günümüzde Yaşar Doğu gibi gerçek bir kahramanın hayatından istifade edilmelidir. Kuşkusuz o güreşimizin şampiyon temsilcisi ve dava adamı, efendisi, bilgesi ve mürşididir. Aynı zamanda minder hatibidir Dünyanın en etkili hatiplerinin saatlerce anlatamadıklarını o birkaç saniye içerisinde minder kürsüsünden haykırabilmektedir Kültür Köprüsü Dergisinde (1985) dile getirilen hakikatler bu düşüncemizi teyit etmesi bakımından oldukça manidardır "Millet Yaşar Doğu'nun kazandığı zaferle beslenmiştir Milletlere reklamların veya nazariyelerin dili ile değil, eser ve hadiselerin lisanıyla seslenmelidir. Mesela, Türk Milletine, bütün milletlerin aslında Türk olduklarını bütün eski medeniyetlerin bizim medeniyetimizden başka bir şey olmadığını yahut bütün dillerin Türk dilinden türediğini anlatan ciltler dolusu konferanslar verseniz; Bu milleti, bir Yaşar Dogu'nun kazandığı zafer kadar Türk'ün büyük ve asil kudretine inandıramazsınız. Çünkü bu ikincisi, hissi bir tez veya ilmi bir nazariye değil, tanınmış dünya pehlivanlarının sırtını üç dakikada yere getiren hakikattir"
Kültür Köprüsü-Kubbenin Neşriyatı-1985)