İlhanlı Hükümdarı Ebu Said Bahadır Han, baş veziri Emir Çoban'ın güzeller güzeli evli kızı Bağdat Hatun'a göz koyar. Ancak ne İslam'a ne de akla uymayacak bu isteği, veziri tarafından derhal reddedilir. E koca hükümdar boş duracak değildir ya? O da Cengiz Yasası'na başvurur. Güya Kara Tatar'ın eski batıl töresince sultanın isteği kadını kendisine hatun alma hakkı vardır. Buna rağmen münasebetsiz talebi kabul etmeyen Emir Çoban'ın direnişi, hem kendi hem de oğlu Diyar-ı Rum Valisi Emir Timurtaş Noyan'ın canına mal olur. Bağdat Hatun'u alan İlhan muradına erer, ama elbet yalan dünya, ona da kalmaz. Geride erkek varis bırakamayan Bahadır Han'ın tahtı için emirler arasında çekişme başlar.
Öte yanda Emir Timurtaş'ın oğlu Küçük Şeyh Hasan ne pahasına olursa olsun, tahtı kimseye bırakmak niyetinde değildir. Çünkü Çobanlı atalarının İlhanlı Devletine büyük hizmetleri olmuştur. Şeyh Hasan, babasına çok benzeyen kölesi Kara Cimri'yi, tahta el koymak için kullanır. Eğittiği kölesini sözde babası olduğu iddiasıyla Emir Timurtaş'ın yerine geçirir. Zaten hikâye de burada başlar ya! Peki, Kara Cimri ona istediğini verebilecek midir?
Mustafa Yörü ikinci romanı Cimriname'de ustaca kullandığı hiciv üslubu ve modern meddah diliyle, okuru hiç sıkmadan anlatımının cazibesine katıyor. Kitap boyunca adeta okuruyla konuşuyor. İlhanlı Moğol Tatarı'nın sıcak, samimi, gündelik dilini ve hayat tarzını hem mütevazı hem de ironik biçimde aktarıyor.
Yazarın İshak Kuşu-Yitik Çulun Peşinde adlı yayınlanmış bir romanı daha bulunmaktadır.
Yörü, İshak Kuşu-Yitik Çulun Peşinde adlı ilk romanında ise Cengiz Moğolları'nınHarzemşahlar Devleti'ni yıktığı süreçte, bütün servetiyle birlikte Tebriz'den yola çıkan Semerkandi Ailesi'nin kaçış serüvenini anlatıyor. Yurt tutma peşindeki ailenin maceraları çerçevesinde o dönem, okuyucunun önüne kuşbakışı seriliyor.
İlhanlı Hükümdarı Ebu Said Bahadır Han, baş veziri Emir Çoban'ın güzeller güzeli evli kızı Bağdat Hatun'a göz koyar. Ancak ne İslam'a ne de akla uymayacak bu isteği, veziri tarafından derhal reddedilir. E koca hükümdar boş duracak değildir ya? O da Cengiz Yasası'na başvurur. Güya Kara Tatar'ın eski batıl töresince sultanın isteği kadını kendisine hatun alma hakkı vardır. Buna rağmen münasebetsiz talebi kabul etmeyen Emir Çoban'ın direnişi, hem kendi hem de oğlu Diyar-ı Rum Valisi Emir Timurtaş Noyan'ın canına mal olur. Bağdat Hatun'u alan İlhan muradına erer, ama elbet yalan dünya, ona da kalmaz. Geride erkek varis bırakamayan Bahadır Han'ın tahtı için emirler arasında çekişme başlar.
Öte yanda Emir Timurtaş'ın oğlu Küçük Şeyh Hasan ne pahasına olursa olsun, tahtı kimseye bırakmak niyetinde değildir. Çünkü Çobanlı atalarının İlhanlı Devletine büyük hizmetleri olmuştur. Şeyh Hasan, babasına çok benzeyen kölesi Kara Cimri'yi, tahta el koymak için kullanır. Eğittiği kölesini sözde babası olduğu iddiasıyla Emir Timurtaş'ın yerine geçirir. Zaten hikâye de burada başlar ya! Peki, Kara Cimri ona istediğini verebilecek midir?
Mustafa Yörü ikinci romanı Cimriname'de ustaca kullandığı hiciv üslubu ve modern meddah diliyle, okuru hiç sıkmadan anlatımının cazibesine katıyor. Kitap boyunca adeta okuruyla konuşuyor. İlhanlı Moğol Tatarı'nın sıcak, samimi, gündelik dilini ve hayat tarzını hem mütevazı hem de ironik biçimde aktarıyor.
Yazarın İshak Kuşu-Yitik Çulun Peşinde adlı yayınlanmış bir romanı daha bulunmaktadır.
Yörü, İshak Kuşu-Yitik Çulun Peşinde adlı ilk romanında ise Cengiz Moğolları'nınHarzemşahlar Devleti'ni yıktığı süreçte, bütün servetiyle birlikte Tebriz'den yola çıkan Semerkandi Ailesi'nin kaçış serüvenini anlatıyor. Yurt tutma peşindeki ailenin maceraları çerçevesinde o dönem, okuyucunun önüne kuşbakışı seriliyor.