Çok eskiden, Çin ormanlarının en ıssız bölgelerinden birinde gayet iri, gösterişli bir tavus kuşu varmış. Orman halkıyla birlikte hükmettiği beş yüz tavus kuşu ona ‘Büyük Tavus' adını vermişler.Her öğle vakti, güneşin tam tepede olduğu saatte Büyük Tavus orman kenarındaki küçük göle gelirmiş. Bir çevre yapıp onu bekleyen tavusları kısa bir: ‘Leo!' ile selamlarmış. Bu hem selam hem de emir göstergesiymiş tavus kuşları arasında.Hakanlarının sesini duyan beş yüz tavus birbirlerine sokularak yerlere kadar eğilirlermiş. Ağaçlardan onları seyreden orman kuşları hayranlıkla: Kuyruğunun rengine bakın, tüyleri kıymetli taşlarla işlenmiş gibi parlıyor, diye fısıldarmış.
Çok eskiden, Çin ormanlarının en ıssız bölgelerinden birinde gayet iri, gösterişli bir tavus kuşu varmış. Orman halkıyla birlikte hükmettiği beş yüz tavus kuşu ona ‘Büyük Tavus' adını vermişler.Her öğle vakti, güneşin tam tepede olduğu saatte Büyük Tavus orman kenarındaki küçük göle gelirmiş. Bir çevre yapıp onu bekleyen tavusları kısa bir: ‘Leo!' ile selamlarmış. Bu hem selam hem de emir göstergesiymiş tavus kuşları arasında.Hakanlarının sesini duyan beş yüz tavus birbirlerine sokularak yerlere kadar eğilirlermiş. Ağaçlardan onları seyreden orman kuşları hayranlıkla: Kuyruğunun rengine bakın, tüyleri kıymetli taşlarla işlenmiş gibi parlıyor, diye fısıldarmış.