Devlerin derelerle dağlarda başıboş dolaştığı çağlarda, ne bülbül ötermiş bağlarda, ne de gül açarmış dağlarda. Böyle gülsüz bülbülsüz köyün birisinde Heçe ile Peçe derler bir karıkoca yaşarmış. Halleri yoksul mu yoksul; ellerine ne para geçermiş ne pul. Bir göz evceğizleri varmış, dört tane de tavukları. Bu kadarcıkmış bütün varlıkları. Heçe, elinde sopası, boynunda azık torbası köyün sığırını güdermiş. Peçe de elinde oklavası, önünde tahtası konu komşunun yufka ekmeğini edermiş
Devlerin derelerle dağlarda başıboş dolaştığı çağlarda, ne bülbül ötermiş bağlarda, ne de gül açarmış dağlarda. Böyle gülsüz bülbülsüz köyün birisinde Heçe ile Peçe derler bir karıkoca yaşarmış. Halleri yoksul mu yoksul; ellerine ne para geçermiş ne pul. Bir göz evceğizleri varmış, dört tane de tavukları. Bu kadarcıkmış bütün varlıkları. Heçe, elinde sopası, boynunda azık torbası köyün sığırını güdermiş. Peçe de elinde oklavası, önünde tahtası konu komşunun yufka ekmeğini edermiş