Psikotarihin önemli teorisyenlerinden olan DeMause, tarihin eski dönemlerinden bu yana birçok toplumun bebeklerini öldürdüğünü, sakat bıraktığını ve istismar ettiğini disiplinlerarası çalışmalarla ortaya çıkarmıştır. Toplumlar arasındaki askeri, sosyal ve ekonomik farklar gözetilmeksizin, gelişmiş ya da gelişmemiş birçok toplumçocukistismarı ve ihmalini gerçekleştirmiştir.
İstismar ve ihmal, hem erkek çocuklarının hem de kız çocuklarının beyinlerinde eşit derecede zararlı sonuçlar doğursa da kız çocukları daha çok disosiyatif içselleştirme semptomları (uzaklaşma, depresyon, çaresizlik, bağımlılık) ile tepki verme eğilimindeyken erkek çocukları daha çok savaş/kaç (dışsallaştırma, dürtüsel, hiperaktif) tepkilerine yönelir. Erkek çocuklarının yaşadıkları istismarı sahnelemesi, genellikle yeterli bir gözlemdir. Ama erkek çocuklarının şiddetinde, çocuğun aynı zamanda kendi kendine zarar verdiği, deneyimledikleri acı ve korkuları gerçek anlamda yeniden yaşadıkları gerçeği çoğu zaman gözden kaçar. Korkuların olmadığını gösterdiğinde, zayıf olmadığını kanıtladığında, “gerçek bir erkek çocuğusundur”: “Risk ne kadar büyükse erkekliğin kanıtı o kadar güçlüdür. ‘Hepimizin yaraları var' diyordu bir erkek çocuğu, erkeklik sembollerini göstermek için kollarını sıvarken.
Psikotarihin önemli teorisyenlerinden olan DeMause, tarihin eski dönemlerinden bu yana birçok toplumun bebeklerini öldürdüğünü, sakat bıraktığını ve istismar ettiğini disiplinlerarası çalışmalarla ortaya çıkarmıştır. Toplumlar arasındaki askeri, sosyal ve ekonomik farklar gözetilmeksizin, gelişmiş ya da gelişmemiş birçok toplumçocukistismarı ve ihmalini gerçekleştirmiştir.
İstismar ve ihmal, hem erkek çocuklarının hem de kız çocuklarının beyinlerinde eşit derecede zararlı sonuçlar doğursa da kız çocukları daha çok disosiyatif içselleştirme semptomları (uzaklaşma, depresyon, çaresizlik, bağımlılık) ile tepki verme eğilimindeyken erkek çocukları daha çok savaş/kaç (dışsallaştırma, dürtüsel, hiperaktif) tepkilerine yönelir. Erkek çocuklarının yaşadıkları istismarı sahnelemesi, genellikle yeterli bir gözlemdir. Ama erkek çocuklarının şiddetinde, çocuğun aynı zamanda kendi kendine zarar verdiği, deneyimledikleri acı ve korkuları gerçek anlamda yeniden yaşadıkları gerçeği çoğu zaman gözden kaçar. Korkuların olmadığını gösterdiğinde, zayıf olmadığını kanıtladığında, “gerçek bir erkek çocuğusundur”: “Risk ne kadar büyükse erkekliğin kanıtı o kadar güçlüdür. ‘Hepimizin yaraları var' diyordu bir erkek çocuğu, erkeklik sembollerini göstermek için kollarını sıvarken.