Çok güzel bir gündü. Güneşin ışıkları mavi suyun derinliklerine kadar iniyor, suyun içindeki acayip canlılar olduğu gibi gözle görünüyordu. Suda öyle canavarlar vardı ki ağızlarını bir açsalar, bizim on sekiz bin kardeşi bir lokmada yutabilirlerdi.
Kardeşlere gelince, onlar tehlikeden habersiz, uskumrular gibi birbirlerine sokularak yüzüyor, oynaşıyorlardı. Aniden tam ortalarına yukarıdan çok uzun ve ağır bir şey düştü. Bu şiddetli çarpışma yüzünden içlerinden yüzlercesi öldü. Diğerleri ise gittikçe denizin derinliklerine doğru gömülen bu uzun şeyden dehşetle ürktüler. Çünkü düşen şeyin uzunluğu pek fazlaydı ve ucu görünmüyordu.
Çok güzel bir gündü. Güneşin ışıkları mavi suyun derinliklerine kadar iniyor, suyun içindeki acayip canlılar olduğu gibi gözle görünüyordu. Suda öyle canavarlar vardı ki ağızlarını bir açsalar, bizim on sekiz bin kardeşi bir lokmada yutabilirlerdi.
Kardeşlere gelince, onlar tehlikeden habersiz, uskumrular gibi birbirlerine sokularak yüzüyor, oynaşıyorlardı. Aniden tam ortalarına yukarıdan çok uzun ve ağır bir şey düştü. Bu şiddetli çarpışma yüzünden içlerinden yüzlercesi öldü. Diğerleri ise gittikçe denizin derinliklerine doğru gömülen bu uzun şeyden dehşetle ürktüler. Çünkü düşen şeyin uzunluğu pek fazlaydı ve ucu görünmüyordu.