1975 yılında “Balkan Acısı” adlı romanıyla Peyami Safa ve Millî Kültür Vakfı ödülleri; “Hukuk Çıkmazı” adlı eseriyle Dündar Taşer Armağanı, 1981 yılında Kültür Bakanlığının açmış olduğu 100. Yıl Roman Yarışması'nda “Acılar Masal Oldu” adlı eseriyle ve 1991'de Eskişehir Valiliğinin Yunus Emre Yılı yarışmasında “Yesevili Yunus Çöküş ve Diriliş” adlı romanıyla birincilik ödüllerini kazanan Yılmaz Gürbüz, “Çöküş ve Diriliş” romanında Moğol istilası öncesindeki Anadolu'nun Türkleşmesini ve Ulu Sultan Alaaddin Keykubat devrindeki bolluk, mutlu hayat ve barış yıllarını gördükten sonra bu değerli hükümdarın ölümüyle, yetersiz devlet adamları, gafiller ve hainler elinde devletin zayıflamasını ve manevi buhrana sürüklenmesini anlatır.
Maddi ve manevi çöküşle birlikte yoksulluk, felaket ve buhranlı yıllarda Anadolu halkına melce ve iman veren yeni ruhun dirilişini, İslam'a sarılarak Moğol zulmüne karşı koyuşu, Yunus Emre'nin hayatı çevresinde anlatırken yazar, Anadolu'da dirilişin, yeni ruhun halka nasıl aşılandığını ve bu imanla yeni bir güç Osmanlılar'ın doğuş zemininin hazırlandığına işaret eder. Parlak ve müreffeh Anadolu'daki ilk Türk devleti Moğol yenilgisi ile çökmüştür ama Yunus Emre'nin yaydığı dinî ve millî ruhla yeniden dirilmiştir. Selçuklu'dan Osmanlı'ya geçiş, bu Yunus Emre dili ve ruhuyla olmuştur.
1975 yılında “Balkan Acısı” adlı romanıyla Peyami Safa ve Millî Kültür Vakfı ödülleri; “Hukuk Çıkmazı” adlı eseriyle Dündar Taşer Armağanı, 1981 yılında Kültür Bakanlığının açmış olduğu 100. Yıl Roman Yarışması'nda “Acılar Masal Oldu” adlı eseriyle ve 1991'de Eskişehir Valiliğinin Yunus Emre Yılı yarışmasında “Yesevili Yunus Çöküş ve Diriliş” adlı romanıyla birincilik ödüllerini kazanan Yılmaz Gürbüz, “Çöküş ve Diriliş” romanında Moğol istilası öncesindeki Anadolu'nun Türkleşmesini ve Ulu Sultan Alaaddin Keykubat devrindeki bolluk, mutlu hayat ve barış yıllarını gördükten sonra bu değerli hükümdarın ölümüyle, yetersiz devlet adamları, gafiller ve hainler elinde devletin zayıflamasını ve manevi buhrana sürüklenmesini anlatır.
Maddi ve manevi çöküşle birlikte yoksulluk, felaket ve buhranlı yıllarda Anadolu halkına melce ve iman veren yeni ruhun dirilişini, İslam'a sarılarak Moğol zulmüne karşı koyuşu, Yunus Emre'nin hayatı çevresinde anlatırken yazar, Anadolu'da dirilişin, yeni ruhun halka nasıl aşılandığını ve bu imanla yeni bir güç Osmanlılar'ın doğuş zemininin hazırlandığına işaret eder. Parlak ve müreffeh Anadolu'daki ilk Türk devleti Moğol yenilgisi ile çökmüştür ama Yunus Emre'nin yaydığı dinî ve millî ruhla yeniden dirilmiştir. Selçuklu'dan Osmanlı'ya geçiş, bu Yunus Emre dili ve ruhuyla olmuştur.