Kur'an'da göklerin bile bir denge ve ölçüyle (mizan) döndüğü açıklandıktan hemen sonra, öyleyse insanların da alışverişlerindeki tartıda ve ölçüde (mizan) hile yapmaması gerektiği söylenir. Bize, ister istemez artık fazlasıyla modern zihniyetlere sahip olan bize göre doğal olan (phusei) ve toplumsal ya da kültürel olan (thesei) arasındaki bu keskin geçiş ilk anda yalnızca retorik değer taşıyabilir ve üstelik bu retorik gereğinden fazla saf kulaklardan başkasına da hitap etmemektedir, oysa modern öncesi hemen herkes için, eğer doğal ve toplumsal arasındaki ilişkiyi tasarlamanın marjinal bir kuramını izlemiyorlarsa, açık bir hakikatin hatırlatılmasından başka hiçbir şey söz konusu değildir. Herakleitos, örneğin, yıldızların döndükleri güzergahlardan sapmaları halinde derhal Dike'nin onları yeniden doğru yollarına sokacak olduğunu açıklar ve Dike öncelikle doğal olana değil, toplumsal olana ilişkin bir kavram olan Adalet'tir. Öyleyse Kur'an metni ve Herakleitos bize göre neredeyse tamamen anlamsız ve modern öncesi olan ve kinik olmayan herkes için son derece anlamlı olan bir retorikte ortaktırlar: Göklerde varolan tekvini düzen ve insanlar arasın- da varolması gereken teşrii düzen geçişlidir ve birbirlerini yansılamaları gerekir. –Hobbes'un eserini modernliğe ilişkin çok temel bir kırılma noktasının temsilcisi kılan da bu kendiliğinden ve evrensel varsayımın giderek ortadan kalkışıdır zaten. Kur'an'ı ve Herakleitos'u bizim gözlerimizde garip bir retorikten ibaret kılan episteme, tam olarak, bizi modern kılmakta olandır ve kültürün her analojik tasarımını reddeder. Daha doğrusu, önce voluntarist bir din yorumunda onu reddetmiş, ardından tamamlanmış bir modernlik zaten artık ondan mümkün her anlamlılığı esirgemiştir.
- Copernicus
Kur'an'da göklerin bile bir denge ve ölçüyle (mizan) döndüğü açıklandıktan hemen sonra, öyleyse insanların da alışverişlerindeki tartıda ve ölçüde (mizan) hile yapmaması gerektiği söylenir. Bize, ister istemez artık fazlasıyla modern zihniyetlere sahip olan bize göre doğal olan (phusei) ve toplumsal ya da kültürel olan (thesei) arasındaki bu keskin geçiş ilk anda yalnızca retorik değer taşıyabilir ve üstelik bu retorik gereğinden fazla saf kulaklardan başkasına da hitap etmemektedir, oysa modern öncesi hemen herkes için, eğer doğal ve toplumsal arasındaki ilişkiyi tasarlamanın marjinal bir kuramını izlemiyorlarsa, açık bir hakikatin hatırlatılmasından başka hiçbir şey söz konusu değildir. Herakleitos, örneğin, yıldızların döndükleri güzergahlardan sapmaları halinde derhal Dike'nin onları yeniden doğru yollarına sokacak olduğunu açıklar ve Dike öncelikle doğal olana değil, toplumsal olana ilişkin bir kavram olan Adalet'tir. Öyleyse Kur'an metni ve Herakleitos bize göre neredeyse tamamen anlamsız ve modern öncesi olan ve kinik olmayan herkes için son derece anlamlı olan bir retorikte ortaktırlar: Göklerde varolan tekvini düzen ve insanlar arasın- da varolması gereken teşrii düzen geçişlidir ve birbirlerini yansılamaları gerekir. –Hobbes'un eserini modernliğe ilişkin çok temel bir kırılma noktasının temsilcisi kılan da bu kendiliğinden ve evrensel varsayımın giderek ortadan kalkışıdır zaten. Kur'an'ı ve Herakleitos'u bizim gözlerimizde garip bir retorikten ibaret kılan episteme, tam olarak, bizi modern kılmakta olandır ve kültürün her analojik tasarımını reddeder. Daha doğrusu, önce voluntarist bir din yorumunda onu reddetmiş, ardından tamamlanmış bir modernlik zaten artık ondan mümkün her anlamlılığı esirgemiştir.
- Copernicus