Aylardan kasım; hani şu soğukların sert estiği, yüreklerin ürperdiği, sevdaların kor ateş gibi yandığı kasımdı. Ve ben üşüyordum. Bir hasret rüzgarı sarmalamıştı etrafımı. Uğultusu kulaklarımı tırmalıyordu. Son derece huzursuzdum. Bu halim hiç iyi değildi. Yalnızdım; bir köşede oturmuş kendimi dinliyordum. Kafamdan gelen gürültünün hengamesinde, doğru bir şeyler yapabilmenin telaşı içindeydi beynim. İşte tamda bu sırada; bakmak ile görmek arasındaki farkı öğretircesine doğmuştu gönlüme, cumagüneşi. Ağaçları bırakıp giden sarı yapraklar gibi yüreğimden gidenlere inat güneşim olmuştu. Yaz sıcağı misali…
Aylardan kasım; hani şu soğukların sert estiği, yüreklerin ürperdiği, sevdaların kor ateş gibi yandığı kasımdı. Ve ben üşüyordum. Bir hasret rüzgarı sarmalamıştı etrafımı. Uğultusu kulaklarımı tırmalıyordu. Son derece huzursuzdum. Bu halim hiç iyi değildi. Yalnızdım; bir köşede oturmuş kendimi dinliyordum. Kafamdan gelen gürültünün hengamesinde, doğru bir şeyler yapabilmenin telaşı içindeydi beynim. İşte tamda bu sırada; bakmak ile görmek arasındaki farkı öğretircesine doğmuştu gönlüme, cumagüneşi. Ağaçları bırakıp giden sarı yapraklar gibi yüreğimden gidenlere inat güneşim olmuştu. Yaz sıcağı misali…