Bu kitap, bugün yaşamakta olduklarımızı doğru çözümleyebilmek ve yaşayacaklarımız için isabetli bir öngörüde bulunabilmek için, yaklaşık yüz yıldır yaşadıklarımızı ortaya koyma çabasının bir ürünü olmuştur.
Bu kitapta bugünün Türkiyesi'nde halkın iradesini temsil eden ve üstünde irade olmadığı ifade edilen ve kabul edilen siyasal sistem gereği böyle olması da gereken Meclis'in üzerinde irade olmaya çalışanların ilk örneklerini 23 Nisan 1920'de faaliyetine başlayan Meclis'te bulabilir ve halkın iradesine müdaheleninTürkiye'de köklü bir geleneğe sahip olduğunu görebilir; halkın iradesini ifade biçimi olan seçimlere müdahele ederek sonucu istediği gibi inşa etmeye çalışanların yaklaşık yüz yıldır devlet kurumunun önemli noktalarında yer aldıklarını fark edebilir; halkın iradesi söylemine sımsıkı sarılan ancak eğer bu irade kendi iradesini onaylıyorsa kabul eden, yoksa halkı "cahil sürüsü" olarak algılayan zihniyetin sahiplerinin yine yüz yılı aşkın süredir bu ülkede "iktidar" olduklarını tespit edebilir; bu ülkede birilerinin ülkeyi her şeyi ile kişisel malı gibi kullanma ve yönlendirme zihniyetine sahip olduğunu ve bunu sağlamak için her türlü enstrümanı titizlikle edindiğini, oluşturduğunu ve bunun yaşadıklarımızın önemli bir faktörü olduğunu fark edebilir; bütün manipülasyonlara ve yönlendirmelere rağmen, halkın iradesini biraz ortaya koyma tavrını sergilediği zaman, bunun hemen ses getirdiğinin yüzyıllık süreçte bir çok örneğini bulabilir...
Bu kitap, bugün yaşamakta olduklarımızı doğru çözümleyebilmek ve yaşayacaklarımız için isabetli bir öngörüde bulunabilmek için, yaklaşık yüz yıldır yaşadıklarımızı ortaya koyma çabasının bir ürünü olmuştur.
Bu kitapta bugünün Türkiyesi'nde halkın iradesini temsil eden ve üstünde irade olmadığı ifade edilen ve kabul edilen siyasal sistem gereği böyle olması da gereken Meclis'in üzerinde irade olmaya çalışanların ilk örneklerini 23 Nisan 1920'de faaliyetine başlayan Meclis'te bulabilir ve halkın iradesine müdaheleninTürkiye'de köklü bir geleneğe sahip olduğunu görebilir; halkın iradesini ifade biçimi olan seçimlere müdahele ederek sonucu istediği gibi inşa etmeye çalışanların yaklaşık yüz yıldır devlet kurumunun önemli noktalarında yer aldıklarını fark edebilir; halkın iradesi söylemine sımsıkı sarılan ancak eğer bu irade kendi iradesini onaylıyorsa kabul eden, yoksa halkı "cahil sürüsü" olarak algılayan zihniyetin sahiplerinin yine yüz yılı aşkın süredir bu ülkede "iktidar" olduklarını tespit edebilir; bu ülkede birilerinin ülkeyi her şeyi ile kişisel malı gibi kullanma ve yönlendirme zihniyetine sahip olduğunu ve bunu sağlamak için her türlü enstrümanı titizlikle edindiğini, oluşturduğunu ve bunun yaşadıklarımızın önemli bir faktörü olduğunu fark edebilir; bütün manipülasyonlara ve yönlendirmelere rağmen, halkın iradesini biraz ortaya koyma tavrını sergilediği zaman, bunun hemen ses getirdiğinin yüzyıllık süreçte bir çok örneğini bulabilir...