Bu ihanet gidişine tâ başından beri en kararlı ve bilinçlice, sadece biz karşı çıktık. Biz teşhir ettik bir bir hainleri, suçluları. Feryat ederek anlattık, Türkiye'nin yok edilmek istendiğini, Yeni Sevr'in uygulamaya konulduğunu.
Halkımızın geniş kitlelerine ulaşıp sesimizi duyurabilmemiz mümkün olmadı. Zindanda atılmış bir çığlığa döndü feryatlarımız…
İşte bugün de bir başımızayız. Bu hainane gidişe hâlâ dur diyoruz. Ve son soluğumuzu verene kadar da hep dur diyeceğiz!
Zaten biz kurbanlık koçuz. 50 yıl önce, bu kutsal davayı benimseyip, kendimizi halkımıza, vatanımıza ve insanlığa adayışımızdan bu yana, hiç kendimizi düşünmedik. Hep en önde davamızı tuttuk, onu savunduk, ona zerrece toz kondurmamaya çalıştık ve onu zafere doğru ilerletmeye çalıştık.
Yani kendimizi baz alırsak: “Bizimki zararına yaşamaktır.”
Ne demişti, Önder'imiz Kıvılcımlı Usta?
“Vatan aşkını söylemekten ve o uğurda dövüşmekten korkar hale gelmektense, ölmek yeğdir.”
Evet, aynen öyledir…
Bu bakımdan bizler; tutuklanabiliriz, işkencelere uğratılabiliriz, zindanlara tıkılabiliriz, katledilebiliriz hain tuzaklarda… Ama asla yıldırılamayız, sindirilemeyiz.
Namus bellediğimiz yoldan döndürülemeyiz.
Bu ihanet gidişine tâ başından beri en kararlı ve bilinçlice, sadece biz karşı çıktık. Biz teşhir ettik bir bir hainleri, suçluları. Feryat ederek anlattık, Türkiye'nin yok edilmek istendiğini, Yeni Sevr'in uygulamaya konulduğunu.
Halkımızın geniş kitlelerine ulaşıp sesimizi duyurabilmemiz mümkün olmadı. Zindanda atılmış bir çığlığa döndü feryatlarımız…
İşte bugün de bir başımızayız. Bu hainane gidişe hâlâ dur diyoruz. Ve son soluğumuzu verene kadar da hep dur diyeceğiz!
Zaten biz kurbanlık koçuz. 50 yıl önce, bu kutsal davayı benimseyip, kendimizi halkımıza, vatanımıza ve insanlığa adayışımızdan bu yana, hiç kendimizi düşünmedik. Hep en önde davamızı tuttuk, onu savunduk, ona zerrece toz kondurmamaya çalıştık ve onu zafere doğru ilerletmeye çalıştık.
Yani kendimizi baz alırsak: “Bizimki zararına yaşamaktır.”
Ne demişti, Önder'imiz Kıvılcımlı Usta?
“Vatan aşkını söylemekten ve o uğurda dövüşmekten korkar hale gelmektense, ölmek yeğdir.”
Evet, aynen öyledir…
Bu bakımdan bizler; tutuklanabiliriz, işkencelere uğratılabiliriz, zindanlara tıkılabiliriz, katledilebiliriz hain tuzaklarda… Ama asla yıldırılamayız, sindirilemeyiz.
Namus bellediğimiz yoldan döndürülemeyiz.