Bu destan, adını Türklerin uzun bir zaman tarım yaparak, avlanarak, madencilik yaparak, üreyip yaşadıkları, sınırları geçit vermez dağlarla kuşatılmış, kutsal bir yer olan Ergenekon'dan almaktadır. Ergenekon Destanı, önce 13. asır Moğol tarihçisi Reşidüddin tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın, bu eserine Cami'ü't- Tevarih, Reşididdin Tarihi de denilmektedir, kitabına kaydettiği bu destan, Fars dilinde kaleme alınmıştır. Yazarın bu destanları halk arasından toplamış ya da Türk-Moğol halk ozanlarından duymuş olması olasıdır. Ergenekon Destanı, daha sonra 17. yüzyılda, Hıyve Hanı Ebulgazi Bahadır Han tarafından yazılmış olan Şecere-i Türk adlı eserde de geçirilmiştir.Ergenekon Destanı'nın en önemli niteliği ve diğer destanlarda göre ayırıcı özelliği, toplumsal bir kahraman üzerinden tamamlanmış oturtulmuş olmasıdır. Destanda adı geçen Kavan, bir kişi değil, ünlü Kayıhanlı kavmidir.
Bu destan, adını Türklerin uzun bir zaman tarım yaparak, avlanarak, madencilik yaparak, üreyip yaşadıkları, sınırları geçit vermez dağlarla kuşatılmış, kutsal bir yer olan Ergenekon'dan almaktadır. Ergenekon Destanı, önce 13. asır Moğol tarihçisi Reşidüddin tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın, bu eserine Cami'ü't- Tevarih, Reşididdin Tarihi de denilmektedir, kitabına kaydettiği bu destan, Fars dilinde kaleme alınmıştır. Yazarın bu destanları halk arasından toplamış ya da Türk-Moğol halk ozanlarından duymuş olması olasıdır. Ergenekon Destanı, daha sonra 17. yüzyılda, Hıyve Hanı Ebulgazi Bahadır Han tarafından yazılmış olan Şecere-i Türk adlı eserde de geçirilmiştir.Ergenekon Destanı'nın en önemli niteliği ve diğer destanlarda göre ayırıcı özelliği, toplumsal bir kahraman üzerinden tamamlanmış oturtulmuş olmasıdır. Destanda adı geçen Kavan, bir kişi değil, ünlü Kayıhanlı kavmidir.