Daima Hilekar Fransız Bir Gazetecinin Gözünden Yunan İdealleri ve Propagandaları
İşte bu eser, Jean Leune'un önce Balkan Harpleri'nde Yunan ordusunda harp muhabiri sonrasında Cihan Harbi'nde subay olarak içerisinde bulunduğu 1911-1922 yılları arasını kapsamaktadır. Muharrir bu eserinde cihan tarihinin en önemli vak‘alarına eleştirel yaklaşabilmiş, yer yer eğlenceli diyaloglarla kitabına renk katmış ve bundan mütevellit de eserinde birçok yazım türünü bir araya toplayabilmiştir. Bu süreçte dönemin kralları, prensleri, başvekilleri, bakanları, generalleri ile daha birçok politikacı ve önemli isimlerle beraber teşrik-i mesai edip görüşmüştür. Özellikle bu dönem içerisinde Atina, İstanbul, Giresun ve İzmir şehirlerini ziyaret etmiş; buralarda, Balkan Harpleri'nde ve Cihan Harbi'nde Yunanlıların Osmanlı aleyhindeki Propagandalarına bizzat şahit olmuş; daha sonra da Cihan Harbi esnasında Yunan ordusunun Tayyare Teşkilâtı'nın ıslahı ile vazifelendirilerek burada yapılan hilekârlıkları görmüş ve 1922'ye kadar da Millî Mücadelemizi takip etmiştir. Tüm bu süreçte muharririn başından geçen olaylardan meydana getirdiği bu eser, Müslüman Türkleri çok fazla alâkadar eden meseleler hakkında o kadar ibretli, merak uyandıran malumat ve müşahedeler içeriyor ki bizim için bu ifadeler, ecnebi bir gazetecinin gözünden pek mühim anlamlar ifade etmektedir.
“Yunanlılar… iki yüzlü değiller, hayasızdırlar. Onlar için önemli olan başarıydı, vasıta ne olursa olsun… Tarihlerinin her devrinde meyveyi almak için ağacı kesmişlerdir. Geleceği açgözlülüğe feda etmişlerdir. Altın yumurtlayan tavuklarını boğmuşlardır… Yunanlılar tarihlerinin en uzak devirlerinde bile haydut ve korsandırlar.”La Gorce, Fransa'nın Atina Büyükelçisi (1855-1857)
İşte bu eser, Jean Leune'un önce Balkan Harpleri'nde Yunan ordusunda harp muhabiri sonrasında Cihan Harbi'nde subay olarak içerisinde bulunduğu 1911-1922 yılları arasını kapsamaktadır. Muharrir bu eserinde cihan tarihinin en önemli vak‘alarına eleştirel yaklaşabilmiş, yer yer eğlenceli diyaloglarla kitabına renk katmış ve bundan mütevellit de eserinde birçok yazım türünü bir araya toplayabilmiştir. Bu süreçte dönemin kralları, prensleri, başvekilleri, bakanları, generalleri ile daha birçok politikacı ve önemli isimlerle beraber teşrik-i mesai edip görüşmüştür. Özellikle bu dönem içerisinde Atina, İstanbul, Giresun ve İzmir şehirlerini ziyaret etmiş; buralarda, Balkan Harpleri'nde ve Cihan Harbi'nde Yunanlıların Osmanlı aleyhindeki Propagandalarına bizzat şahit olmuş; daha sonra da Cihan Harbi esnasında Yunan ordusunun Tayyare Teşkilâtı'nın ıslahı ile vazifelendirilerek burada yapılan hilekârlıkları görmüş ve 1922'ye kadar da Millî Mücadelemizi takip etmiştir. Tüm bu süreçte muharririn başından geçen olaylardan meydana getirdiği bu eser, Müslüman Türkleri çok fazla alâkadar eden meseleler hakkında o kadar ibretli, merak uyandıran malumat ve müşahedeler içeriyor ki bizim için bu ifadeler, ecnebi bir gazetecinin gözünden pek mühim anlamlar ifade etmektedir.
“Yunanlılar… iki yüzlü değiller, hayasızdırlar. Onlar için önemli olan başarıydı, vasıta ne olursa olsun… Tarihlerinin her devrinde meyveyi almak için ağacı kesmişlerdir. Geleceği açgözlülüğe feda etmişlerdir. Altın yumurtlayan tavuklarını boğmuşlardır… Yunanlılar tarihlerinin en uzak devirlerinde bile haydut ve korsandırlar.”La Gorce, Fransa'nın Atina Büyükelçisi (1855-1857)