“Ey insanlar!
Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz!
İbret alınız!
Yaşayan ölür, ölen fena bulur. Olacak neyse olur.
Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, annelerinin ve babalarının yerini alır. Derken hepsi ölüp gider.
Hadiselerin ardı arası kesilmez. Hepsi birbirini kovalar.
Kulak tutunuz, dikkat kesiliniz; gökte haber, yerde ibret alınacak şeyler var.
Yeryüzü bir büyük divan, gökyüzü bir yüksek tavan.
Yıldızlar yürür, denizler durur. Gelen kalmaz, giden gelmez.
Acaba vardıkları yerden hoşnud olup da mı kalıyorlar?
Yoksa orada kalıp da uykuya mı dalıyorlar?”
“Ey insanlar!
Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz!
İbret alınız!
Yaşayan ölür, ölen fena bulur. Olacak neyse olur.
Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, annelerinin ve babalarının yerini alır. Derken hepsi ölüp gider.
Hadiselerin ardı arası kesilmez. Hepsi birbirini kovalar.
Kulak tutunuz, dikkat kesiliniz; gökte haber, yerde ibret alınacak şeyler var.
Yeryüzü bir büyük divan, gökyüzü bir yüksek tavan.
Yıldızlar yürür, denizler durur. Gelen kalmaz, giden gelmez.
Acaba vardıkları yerden hoşnud olup da mı kalıyorlar?
Yoksa orada kalıp da uykuya mı dalıyorlar?”