“Her sabah güneş ışıklarını içime çektim, içtim Zare. Tüm acılara inat gülümsedim güneşe, bir gün seni yeniden görebilme umudumu hiç yitirmedim. İçimdeki ışık asla sönmedi.”
Rıfat Mertoğlu, gözden ırak, ıssız, sessiz ama kendi içinde acılarıyla, hayalleriyle ve umutlarıyla devinen bir vadiye götürüyor okurunu. Vadide yaşayan insanların trajik öykülerini ustalıkla birleştiriyor. Yıllar önce, birbirinden kopan sevgililerin ömürlerinin son demlerinde kavuşmalarını çarpıcı, insanın içine işleyen duru anlatımıyla veriyor.
Dedemin Ayakkabıları, çok katmanlı bir roman. Betimlemeler güçlü, anlatılan sahneler okuyucunun gözünde canlanıyor. Değişik kahramanların dar dünyalarından, evrene pencereler açıyor. O acılara ve umutlara tanıklık edelim diye.
“Her sabah güneş ışıklarını içime çektim, içtim Zare. Tüm acılara inat gülümsedim güneşe, bir gün seni yeniden görebilme umudumu hiç yitirmedim. İçimdeki ışık asla sönmedi.”
Rıfat Mertoğlu, gözden ırak, ıssız, sessiz ama kendi içinde acılarıyla, hayalleriyle ve umutlarıyla devinen bir vadiye götürüyor okurunu. Vadide yaşayan insanların trajik öykülerini ustalıkla birleştiriyor. Yıllar önce, birbirinden kopan sevgililerin ömürlerinin son demlerinde kavuşmalarını çarpıcı, insanın içine işleyen duru anlatımıyla veriyor.
Dedemin Ayakkabıları, çok katmanlı bir roman. Betimlemeler güçlü, anlatılan sahneler okuyucunun gözünde canlanıyor. Değişik kahramanların dar dünyalarından, evrene pencereler açıyor. O acılara ve umutlara tanıklık edelim diye.