Ne zaman bir kiraz ağacı görsem, çocukluğumu hatırlarım.
İki katlı, kırmızı tuğlalı evimizin bahçesindeki devasa kiraz ağacı, çiçeğe durup, uçuk pembeye büründüğünde, baharın geldiğini anlar, kendimizi sokağa atardık.
Kiraz ağacının çiçekleri bir kadife örtü misali toprakla buluştuğunda ise bahçe duvarına dizilir, dalından koparıp yiyeceğimiz kirazların rüyasına dalardık.
Zaman ne çabuk geçiyor…
Artık ne o kiraz ağacı var ne de heyecan dolu çocukluğum… Elimde tek kalan, kiraz ağacının dallarına, yapraklarına karışan, ilk çocukluğumun en mutlu yıllarına dair anılarım…
İşte o anılar daha dün yaşanmış gibi canlı kalmasaydı, bu hikâyenin tek bir satırı bile yazılamazdı.
“Ne yaparsan yap, işine sevgi ve akıl katmayı unutma! Ancak o zaman yaptığın işin hayrını, bereketini görür, mutluluğunu yaşarsın.”
Ne zaman bir kiraz ağacı görsem, çocukluğumu hatırlarım.
İki katlı, kırmızı tuğlalı evimizin bahçesindeki devasa kiraz ağacı, çiçeğe durup, uçuk pembeye büründüğünde, baharın geldiğini anlar, kendimizi sokağa atardık.
Kiraz ağacının çiçekleri bir kadife örtü misali toprakla buluştuğunda ise bahçe duvarına dizilir, dalından koparıp yiyeceğimiz kirazların rüyasına dalardık.
Zaman ne çabuk geçiyor…
Artık ne o kiraz ağacı var ne de heyecan dolu çocukluğum… Elimde tek kalan, kiraz ağacının dallarına, yapraklarına karışan, ilk çocukluğumun en mutlu yıllarına dair anılarım…
İşte o anılar daha dün yaşanmış gibi canlı kalmasaydı, bu hikâyenin tek bir satırı bile yazılamazdı.
“Ne yaparsan yap, işine sevgi ve akıl katmayı unutma! Ancak o zaman yaptığın işin hayrını, bereketini görür, mutluluğunu yaşarsın.”