Sevgisiz, şefkatsiz, merhametsiz, irfandan uzak, bilgelikten yoksun, vefasız, kalbinden çürümüş, aklı ve zekâsı gönlünden kopmuş, maddeye odaklanmış, dostsuz, kupkuru bir insanlığın olduğu günümüzde üstüne alınmasını bilenler için bir babanın kızlarına, tüm çocuklarımıza ve de gençlerimize insanlık, erdem, bilgelik adına düşündürücü notları, öğüt, nasihat, özlü hikâye ve kıssalardan bir demet yol gösterici, hayat düsturu bir derleme...
Günümüzde artık çoğu değil yetinmeyi, hırsı değil anlayışı, kin ve nefreti değil evrene ve merkezindeki insana sevgi, saygı ve hoşgörüyü, edebi kendimize ve özellikle de çocuklarımız için amaç edinmeliyiz. En büyük mücadelemiz de “ön yargı”ya karşı olmalıdır.
Hayatın üstünde ve ilerisinde hep aziz ve asil olan insan vardır. Kâinatımızın ruhu, özü ve anlamı da insandır. Dünyaya gelmekten murad da insan olmaktır. Kaybettiğimiz insani değerlerin yasını mı tutmalıyız? Ama bilmez ki insan kadrini, âlemde insan olmayanlar…
Sevgisiz, şefkatsiz, merhametsiz, irfandan uzak, bilgelikten yoksun, vefasız, kalbinden çürümüş, aklı ve zekâsı gönlünden kopmuş, maddeye odaklanmış, dostsuz, kupkuru bir insanlığın olduğu günümüzde üstüne alınmasını bilenler için bir babanın kızlarına, tüm çocuklarımıza ve de gençlerimize insanlık, erdem, bilgelik adına düşündürücü notları, öğüt, nasihat, özlü hikâye ve kıssalardan bir demet yol gösterici, hayat düsturu bir derleme...
Günümüzde artık çoğu değil yetinmeyi, hırsı değil anlayışı, kin ve nefreti değil evrene ve merkezindeki insana sevgi, saygı ve hoşgörüyü, edebi kendimize ve özellikle de çocuklarımız için amaç edinmeliyiz. En büyük mücadelemiz de “ön yargı”ya karşı olmalıdır.
Hayatın üstünde ve ilerisinde hep aziz ve asil olan insan vardır. Kâinatımızın ruhu, özü ve anlamı da insandır. Dünyaya gelmekten murad da insan olmaktır. Kaybettiğimiz insani değerlerin yasını mı tutmalıyız? Ama bilmez ki insan kadrini, âlemde insan olmayanlar…