Bir sanatçı olmayı kendine yasaklayan Yüksel Arslan, bir rençberin boşuna gayreti ve sürgündeki bir hükümdarın kayıtsızlığı ile yeni bir Arture efsanesinin imgelerini oluşturdu. Bu efsane, cinselliğin kaprislerine boyun eğmiş, kabus ve hastalıklarının insafına kalmış, yerinde, yaşamı küçük bir kum tanesine bağlı ve de her halukarda, kendi yarattığı toplumsal örgütlenme tarafından öğütülmeye mahkum insanın acıklı serüvenlerini ustaca resmediyor.
Yalan tatlı, gerçeklik acıdır.
Ne var ki bu, kahramanı gülmekten kesinlikle alıkoyamaz.
- Roland Topor
Bir sanatçı olmayı kendine yasaklayan Yüksel Arslan, bir rençberin boşuna gayreti ve sürgündeki bir hükümdarın kayıtsızlığı ile yeni bir Arture efsanesinin imgelerini oluşturdu. Bu efsane, cinselliğin kaprislerine boyun eğmiş, kabus ve hastalıklarının insafına kalmış, yerinde, yaşamı küçük bir kum tanesine bağlı ve de her halukarda, kendi yarattığı toplumsal örgütlenme tarafından öğütülmeye mahkum insanın acıklı serüvenlerini ustaca resmediyor.
Yalan tatlı, gerçeklik acıdır.
Ne var ki bu, kahramanı gülmekten kesinlikle alıkoyamaz.
- Roland Topor