“Sen sevgiline ne verebilirsin sanki?
Kalbini mi?
Pekâlâ, ikincisine? Gene mi o?
Üçüncü ve dördüncüye de mi o?..
Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?..
Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır.
Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun...
Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan
o zaman kalbini vermiş olursun...”
Anlatılacak hikayelere dönüşmek isteyen şeyler hiçbir engel tanımaz.
Ve anlatacak hikayeleri olan insanlar sözcükleri asla bırakmaz.
Engel tanımayan yanlarımızı dinlemekle eskimeyecek birer senfoni,
bakılmaya doyulmayacak birer tablo,
anlatmakla tükenmeyecek birer hikâye haline getiren
Sabahattin Ali'nin güçlü kaleminden çıkan öykülerinden bir seçki…
“Sen sevgiline ne verebilirsin sanki?
Kalbini mi?
Pekâlâ, ikincisine? Gene mi o?
Üçüncü ve dördüncüye de mi o?..
Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?..
Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır.
Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun...
Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan
o zaman kalbini vermiş olursun...”
Anlatılacak hikayelere dönüşmek isteyen şeyler hiçbir engel tanımaz.
Ve anlatacak hikayeleri olan insanlar sözcükleri asla bırakmaz.
Engel tanımayan yanlarımızı dinlemekle eskimeyecek birer senfoni,
bakılmaya doyulmayacak birer tablo,
anlatmakla tükenmeyecek birer hikâye haline getiren
Sabahattin Ali'nin güçlü kaleminden çıkan öykülerinden bir seçki…