"Kitapta, insanoğlunu ötekileştiren süreçlerin sonucunda ortaya çıkan ve 'farklılık/aykırılık yaratan hâller' olarak tanımladığım delilik, melankoli ve cinlenme gibi, dönem dönem ‘patolojik vaka' (hastalık) olarak da görülen durumların, Avrupa tarihinde izlediği seyri farklı bir cepheden ele almaya çalıştım. Bunu yaparken de, yaklaşık iki bin beş yüz yıldır insan bedeni üzerinden yürütülen hastalık-sağlık söyleminin tartışılmasına uyum/düzen uyumsuzluk/kaos karşıtlığından hareketle yaklaşmayı denedim. Bu süreci kavrayabilmek ancak, batı dünyasında Antikçağ'dan itibaren şekillenmeye başlayan ve Hıristiyanlığın ortaya çıkışıyla kavranabilir hale gelen ‘beden kültü'nün anlaşılmasıyla mümkün olabilirdi. Diğer yandan, insanoğlunun yaşamının herhangi bir döneminde, farklı nedenlerle dışlanma, ötekileştirme, damgalanma süreçlerinden birinin, farklı tanım ve yakıştırmalarla, muhatabı olabileceğini deneyimlerimizden biliyoruz. Bu nedenle hangi sıfat ile dışlanmaktan çok, hangi nedenlerle damgalanmış olmanın önemli olduğuna ve araştırılması gerektiğine inanıyorum. Nihayet, Zihniyetler Tarihi ile Tıp Tarihi'nin ortak paydasında şekillenen bu çalışma alanının, en azından Türkiyeli tarihçiler için, maalesef, hâlâ terra incognita olma özelliğini koruduğunu söyleyebilirim. Umarım bu kitap, ‘keşfedilmemiş topraklar'a yelken açmak isteyen genç araştırmacıları yüreklendirir."
Haydar Akın
(Sunuş'tan)
"Kitapta, insanoğlunu ötekileştiren süreçlerin sonucunda ortaya çıkan ve 'farklılık/aykırılık yaratan hâller' olarak tanımladığım delilik, melankoli ve cinlenme gibi, dönem dönem ‘patolojik vaka' (hastalık) olarak da görülen durumların, Avrupa tarihinde izlediği seyri farklı bir cepheden ele almaya çalıştım. Bunu yaparken de, yaklaşık iki bin beş yüz yıldır insan bedeni üzerinden yürütülen hastalık-sağlık söyleminin tartışılmasına uyum/düzen uyumsuzluk/kaos karşıtlığından hareketle yaklaşmayı denedim. Bu süreci kavrayabilmek ancak, batı dünyasında Antikçağ'dan itibaren şekillenmeye başlayan ve Hıristiyanlığın ortaya çıkışıyla kavranabilir hale gelen ‘beden kültü'nün anlaşılmasıyla mümkün olabilirdi. Diğer yandan, insanoğlunun yaşamının herhangi bir döneminde, farklı nedenlerle dışlanma, ötekileştirme, damgalanma süreçlerinden birinin, farklı tanım ve yakıştırmalarla, muhatabı olabileceğini deneyimlerimizden biliyoruz. Bu nedenle hangi sıfat ile dışlanmaktan çok, hangi nedenlerle damgalanmış olmanın önemli olduğuna ve araştırılması gerektiğine inanıyorum. Nihayet, Zihniyetler Tarihi ile Tıp Tarihi'nin ortak paydasında şekillenen bu çalışma alanının, en azından Türkiyeli tarihçiler için, maalesef, hâlâ terra incognita olma özelliğini koruduğunu söyleyebilirim. Umarım bu kitap, ‘keşfedilmemiş topraklar'a yelken açmak isteyen genç araştırmacıları yüreklendirir."
Haydar Akın
(Sunuş'tan)