Dağ, taş, bayırlar, yarlar, koyaklar, bükler koyun meleyişlerinde, koyun meleyişlerine karışan çan ve çıngırak seslerinde akıyordu günlerdir. Dağ taş koyuna kesmişti. Koyun meleyişlerine karışan kaval sesleri, sonra, çobanların hay huyu yankılandı durdu günlerce yamaçlarda. Altı ayrı yörede yaylıma çıkan sürüler Fakıoğlunun isteğiyle, Torosların eteklerinde birleşmiş, yukarılara doğru akıp gidiyordu.
Rahman, çam pürlerinin üstüne kepeneğini sermiş, bağdaş kurup oturmuş, uzun, çok eski, ezgili bir hava çalmaya başlamıştı.
Öğleye doğruydu. Sıcakta sürü yayılmaz. Toplanırlar bir araya. Her biri bir diğerinin karnının altına sokar başını, öylece soluklanırlar. Uzaktan bakınca, ak bir yün halı serilmiş gibi görünür sürü.
Dağ, taş, bayırlar, yarlar, koyaklar, bükler koyun meleyişlerinde, koyun meleyişlerine karışan çan ve çıngırak seslerinde akıyordu günlerdir. Dağ taş koyuna kesmişti. Koyun meleyişlerine karışan kaval sesleri, sonra, çobanların hay huyu yankılandı durdu günlerce yamaçlarda. Altı ayrı yörede yaylıma çıkan sürüler Fakıoğlunun isteğiyle, Torosların eteklerinde birleşmiş, yukarılara doğru akıp gidiyordu.
Rahman, çam pürlerinin üstüne kepeneğini sermiş, bağdaş kurup oturmuş, uzun, çok eski, ezgili bir hava çalmaya başlamıştı.
Öğleye doğruydu. Sıcakta sürü yayılmaz. Toplanırlar bir araya. Her biri bir diğerinin karnının altına sokar başını, öylece soluklanırlar. Uzaktan bakınca, ak bir yün halı serilmiş gibi görünür sürü.