Eski Türk Edebiyatı'na sıradışı yaklaşımlarıyla bilinen Dursun Ali Tökel, Divan Şiirinde Mitolojik Unsurlar'la Divan Şiirinde Harf Simgeciliği adlı kitaplarından sonra Deneysel Edebiyat Yönüyle Divan Şiiri adlı bu çalışmasında yine aynı yaklaşımını -bir başka ifadeyle kanon kalesine ‘gedik açma' çabasını- sürdürüyor. Bu kitap, Divan şiirinde şiirin yapısını söken ve anlamın anlamını yeniden sorgulattıran her çeşit teşebbüsü kuramsal bir perspektifle sunuyor. Çünkü bu çalışma, deneysel edebiyat kavramının Dİvan şiiri için ne ifade ettiğini ortaya koymaya çalıştığı kadar, Dİvan şiirinde deneysellik üzerinde çalışma yapmak isteyenler için antoloji özelliği de taşıyor. Bu haliyle kitap em bu alanda yapılacak yeni çalışmalara öncü bir kuram sunmak arzusunda hem de her kuramın düzeltilmeye muhtaç olduğu gerçeğini araştırmacılara hatırlatmak durumundadır. Nitekim deneysel edebiyatın doğası olanla yetinmemektir. Kitapta ele alınan şiirler de bu bağlamda ‘metin'le ‘okur' arasındaki geleneksel okuma ilişkisini aşinalıktan yabancılığa dönüştürdüğü gibi Divan şiiri uzmanları tarafından aralarında daimi bir uyum varmış gibi kabul edilen ‘biçim' ve ‘içerik' ilişkisinin bu tür şiirlerin deneysel vasıflarının öne çıkartılmasıyla nasıl bir gerilime dönüştüğünü de gözler önüne seriyor.
Eski Türk Edebiyatı'na sıradışı yaklaşımlarıyla bilinen Dursun Ali Tökel, Divan Şiirinde Mitolojik Unsurlar'la Divan Şiirinde Harf Simgeciliği adlı kitaplarından sonra Deneysel Edebiyat Yönüyle Divan Şiiri adlı bu çalışmasında yine aynı yaklaşımını -bir başka ifadeyle kanon kalesine ‘gedik açma' çabasını- sürdürüyor. Bu kitap, Divan şiirinde şiirin yapısını söken ve anlamın anlamını yeniden sorgulattıran her çeşit teşebbüsü kuramsal bir perspektifle sunuyor. Çünkü bu çalışma, deneysel edebiyat kavramının Dİvan şiiri için ne ifade ettiğini ortaya koymaya çalıştığı kadar, Dİvan şiirinde deneysellik üzerinde çalışma yapmak isteyenler için antoloji özelliği de taşıyor. Bu haliyle kitap em bu alanda yapılacak yeni çalışmalara öncü bir kuram sunmak arzusunda hem de her kuramın düzeltilmeye muhtaç olduğu gerçeğini araştırmacılara hatırlatmak durumundadır. Nitekim deneysel edebiyatın doğası olanla yetinmemektir. Kitapta ele alınan şiirler de bu bağlamda ‘metin'le ‘okur' arasındaki geleneksel okuma ilişkisini aşinalıktan yabancılığa dönüştürdüğü gibi Divan şiiri uzmanları tarafından aralarında daimi bir uyum varmış gibi kabul edilen ‘biçim' ve ‘içerik' ilişkisinin bu tür şiirlerin deneysel vasıflarının öne çıkartılmasıyla nasıl bir gerilime dönüştüğünü de gözler önüne seriyor.