“Sanki yüz küsür yıldır kimse konuşmuyormuş gibiydi. Cam, denize bakmaktan yorulmuştu. Suda süzülen küçük siyah mantar parçaları gerilerinde kalmıştı. Kayığın zeminindeki balıklar ölmüştü. Babası kitabını okumaya devam ediyordu, James babasına, Cam de James'e baktı, bu zulme ölene dek karşı çıkacaklarına dair birbirlerine söz verdiler. Babalarıysa ne düşündüklerinden haberi olmadan okumaya devam ediyordu. Cam ‘İşte böyle kaçıyor,' diye düşündü. Evet, o büyük alnı ve büyük burnuyla, küçük benekli kitabını sıkıca önünde tutarak kaçmış oluyordu.”
“Sanki yüz küsür yıldır kimse konuşmuyormuş gibiydi. Cam, denize bakmaktan yorulmuştu. Suda süzülen küçük siyah mantar parçaları gerilerinde kalmıştı. Kayığın zeminindeki balıklar ölmüştü. Babası kitabını okumaya devam ediyordu, James babasına, Cam de James'e baktı, bu zulme ölene dek karşı çıkacaklarına dair birbirlerine söz verdiler. Babalarıysa ne düşündüklerinden haberi olmadan okumaya devam ediyordu. Cam ‘İşte böyle kaçıyor,' diye düşündü. Evet, o büyük alnı ve büyük burnuyla, küçük benekli kitabını sıkıca önünde tutarak kaçmış oluyordu.”